Translation of "Bienestar" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Bienestar" in a sentence and their turkish translations:

Cuarto: el bienestar emocional.

Dördüncü şey ise duygusal sağlık.

Trabajo para el bienestar público.

Ben kamu refahı için çalışıyorum.

Deberías darle atención a tu bienestar.

Sağlığına dikkat etmelisin.

Él trabaja por el bienestar social.

Sosyal yardım için çalışıyor.

Tienen un profundo impacto en nuestro bienestar emocional.

duygusal sağlığımız üzerinde çok büyük bir etki yapar.

Para inspirar hay que ir rumbo al bienestar

size esenlik yönünde hareket etmeyi aşılamak için,

Se convierten mágicamente en prosperidad y bienestar común.

tanıma göre doğru olmalı.

Se unieron a los Gobiernos del Bienestar Económico,

amacı, ekonomik büyümeyi geliştirdiği gibi

En términos de ese aspecto crítico de bienestar.

tam 10 yıl yaşlandırıyor.

Cuyo objetivo es promover el bienestar ecológico y social

çevreyi ve insan refahını da geliştirmek olan

La organización se ocupa del bienestar de los mayores.

Organizasyon yaşlıların refahı ile ilgilidir.

El bienestar de la nación es responsabilidad del gobierno.

Ulusun refahı hükümetin sorumluluğudur.

A través de impuestos más altos y programas de bienestar social.

ülkelerindeki gelir eşitsizliğini düzeltmeyi başardı.

Se trata de nuestra salud y bienestar en un sentido holístico.

Bütün sağlığımız ve iyiliğimizle alakalıdır.

Está detenido por poner en peligro el bienestar de un menor.

Reşit olmayan birinin refahını tehlikeye düşürdüğünüz için tutuklusunuz.

Dejar de pensar que hay un hermoso y perfecto estado de bienestar

ulaşmamız gereken güzel, mükemmel bir iyilik durumu olduğunu

"Yo velaré por su bienestar ... y ustedes, con su disciplina, darán seguridad

"Ben senin iyiliğine bakacağım… ve sen, senin disiplinine göre, sakinlere

Y un capataz duro, imponiendo la disciplina y el entrenamiento regular, mientras prestaba atención al bienestar de

atarak, disiplin ve düzenli eğitimi uygulayarak, olağanüstü bir yönetici

Cuando los padres están lejos de sus hijos, no hay nada que puedan hacer respecto a su seguridad o su bienestar.

Ebeveynler çocuklarından uzakta olduklarında, onların güvenliği veya refahı konusunda yapabilecekleri bir şey yoktur.

Toda persona tiene derecho a un nivel de vida adecuado que le asegure, así como a su familia, la salud y el bienestar, y en especial la alimentación, el vestido, la vivienda, la asistencia médica y los servicios sociales necesarios; tiene asimismo derecho a los seguros en caso de desempleo, enfermedad, invalidez, viudez, vejez u otros casos de pérdida de sus medios de subsistencia por circunstancias independientes de su voluntad.

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.