Translation of "Atención" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Atención" in a sentence and their turkish translations:

- Prestanos atención.
- Préstanos atención.

Bizimle ilgilenin.

¡Atención!

Dikkat!

- He prestado atención.
- Estaba prestando atención.

Dikkatimi veriyorum.

- Quiero que prestes atención.
- Quiero que prestéis atención.
- Quiero que preste atención.
- Quiero que presten atención.

Dikkat etmeni istiyorum.

- ¡Cuidado!
- ¡Atención!

Dikkat!

- Tienes que prestar atención.
- Tenéis que prestar atención.

Dikkat etmen gerek.

- Por favor presta atención.
- Por favor presten atención.

Lütfen dikkat et.

Escuchar con atención,

dikkatlice dinlemenin,

Tom quiere atención.

Tom ilgi istiyor.

¡Atención, por favor!

Lütfen dikkat!

Ahora pon atención.

Şimdi dikkat et.

Tom necesitaba atención.

Tom'un ilgiye ihtiyacı vardı.

Tom necesita atención.

Tom'un ilgiye ihtiyacı var.

Estoy prestando atención.

Dikkat ediyorum.

No prestás atención.

- Sen dikkat etmiyorsun.
- Sen ilgilenmiyorsun.

¿Estás poniendo atención?

Dikkat ediyor musun?

Deberías prestar atención.

Sen dikkat etmelisin.

Presta mucha atención.

- Çok yakından dikkat edin.
- Pürdikkat kesilin.
- Tüm dikkatinizi verin.

Escúchame con atención.

Beni dikkatlice dinle.

- Le gusta llamar la atención.
- Le gusta la atención.

O dikkati seviyor.

- Nadie le estaba poniendo atención.
- Nadie le estaba prestando atención.

Kimse ona dikkat etmiyordu.

Si no prestamos atención,

eğer dikkat etmezsek

Hay que prestarles atención.

aynı zamanda dinleyin.

Gran atención al detalle.

Ayrıntıya büyük miktarda dikkat edilmiş

Tienes que prestarle atención.

Ona dikkat etmelisin.

No le presté atención.

Ben ona dikkat etmedim.

No me prestes atención.

Beni umursamayın.

No me prestan atención.

Onlar beni dikkate almıyorlar.

Ella solo quiere atención.

O sadece dikkat istiyor.

Él solo quiere atención.

O yalnızca dikkat istiyor.

Gracias por vuestra atención.

Dikkatin için teşekkür ederim.

¡Prestad atención, por favor!

Lütfen dikkat!

Ahora prestar atención, niños.

Şimdi dikkat edin, çocuklar.

- Hazme caso.
- Préstame atención.

Benimle ilgilen.

Inténtalo y presta atención.

Dene ve dikkat et.

¡No estás prestando atención!

Sen dikkat etmiyorsun.

Escúchame con atención, ¿vale?

Beni çok dikkatli dinle, tamam mı?

Tom escuchaba con atención.

Tom dikkatlice dinledi.

Tom miraba con atención.

Tom dikkatle izledi.

Les gusta la atención.

Onlar ilgiyi seviyorlar.

El anunciador pidió atención.

- Spiker dikkat çekti.
- Spiker dikkat istedi.

Tom está prestando atención.

Tom dikkat ediyor.

Presta atención a ellos.

Onlara dikkat et.

Presta atención a él.

Ona dikkat et.

Presta atención a ella.

Ona dikkat et.

Prestar atención a Tom.

Tom'a dikkat edin.

Callate y prestá atención.

Kapa çeneni ve dikkat et.

Este libro merece atención.

Bu kitap dikkate değer.

- Debes poner atención al profesor.
- Tienes que prestarle atención al profesor.

Öğretmene dikkat etmeniz gerekir.

- Pon atención a lo que dice.
- Presta atención a lo que dice.

Onun söylediğine dikkat et.

Muchas gracias por su atención.

İlginiz için çok teşekkürler.

¿Cuándo comenzamos a prestar atención?

Ne zaman dikkat etmeye başladık?

No le prestan mucha atención.

Onlar ona biraz dikkat ederler.

Por favor, escuche con atención.

Lütfen dikkatle dinleyin.

Ella nos llamó la atención.

O, bizim dikkatimizi çekti.

Tom tiene ansias de atención.

Tom ilgi istiyor.

Quisiera vuestra atención, por favor.

Ben dikkatinizi rica ediyorum, lütfen.

Tom no estaba prestando atención.

Tom dikkat etmiyordu.

Tom no está prestando atención.

Tom dikkat etmiyor.

Le gusta llamar la atención.

O dikkat çekmeyi sever.

Atención. La acera está resbaladiza.

Dikkat. Kaldırım kaygan .

Estos detalles llamaron mi atención.

Bu detaylar dikkatimi çekti.

Ni siquiera estás prestando atención.

Dikkatini vermiyorsun bile.

No quería llamar la atención.

Ben dikkat çekmek istemiyordum.

Ella le dedicó atención personalmente.

O, onunla kişisel olarak ilgilendi.

Presta atención a las coincidencias.

Tesadüflere dikkat et.

¡Perdón! No estaba prestando atención.

Affedersiniz, dikkat etmiyordum.

Presta atención a las bicicletas.

Bisikletlere dikkat et.

- Él intentó atraer su atención.
- Él trató de atraer la atención de ella.

Onun dikkatini çekmeye çalıştı.

- He estado tratando de captar tu atención.
- He estado intentando captar vuestra atención.

Dikkatini çekmeye çalışıyorum.

- No hagáis nada para llamar la atención.
- No haced nada que llame la atención.

Dikkati üzerine çekecek bir şey yapma.

Prestaban atención cuando compartía una idea.

Bir fikir paylaştığımda beni ciddiye aldılar.

La atención mediática cambiará el foco.

kameralar yönünü başka bir yere çevirecek olması.

Sabiendo que tenemos esta atención hiperactiva,

Bu aşırı odaklanmanın olduğunu bilerek

Y porque ellos merecen nuestra atención.

ve önemsenmeyi hak ediyorlar.

Dejen sus teléfonos y presten atención.

telefonlarınızı bırakın ve dikkatinizi bana verin.

Debes prestar atención a sus consejos.

Onun tavsiyesine kulak vermelisin.

Deberías darle atención a tu bienestar.

Sağlığına dikkat etmelisin.

Deberías prestar atención a su historia.

Onun hikayesine dikkat etmelisin.

¿Podría tener tu atención, por favor?

Beni dinler misiniz lütfen?

Prestaron poca atención a mis palabras.

Sözlerime biraz önem verdiler.

Deberías haberlo escuchado con más atención.

Onu daha dikkatli dinlemeliydin.

Él no parecía prestarte mucha atención.

O seninle çok ilgileniyor gibi görünmüyordu.

Su nuevo sombrero captó mi atención.

Onun yeni şapkası benim dikkatimi çekti.

- Escucha con atención.
- Escuchen con cuidado.

Dikkatlice dinle.

Tom prestaba atención a la maestra.

Tom öğretmenine dikkat etti.

Presta más atención a tu trabajo.

İşinize daha fazla dikkat edin.

Tom no parece estar prestando atención.

Tom, dikkatini veriyor gibi görünmüyordu.

Su fuerte voz llamó mi atención.

Onun yüksek sesi dikkatimi çekti.

Escucha con atención y no interrumpas.

Yakından dinle ve kesintiye uğratma.

Tom no presta nada de atención.

Tom dikkat etmiyor.

Escucha con atención lo que digo.

Lütfen söylediğimi dikkatlice dinle.

- ¿Podés darme bola?
- ¿Puedes prestar atención?

Dikkatini verebilir misin?