Examples of using "местом" in a sentence and their turkish translations:
- Bu mekan benim.
- Burası bana ait.
Mary dünyanın tehlikeli bir yer olduğunu düşünüyor.
Pek çok kişi tarafından ruhun merkezi olarak düşünüldü,
şehirleri daha iyi yaşanacak yerlere dönüştürür.
Ve bu sadece bir iş yeriyle sınırlı kalmaz.
Böyle bir kasaba börtü böcek aramak için
Müzik olmadan, dünya sıkıcı bir yer olurdu.
Kendimi oraya bir şekilde bağlı hissediyorum.
Bu da burayı kamp için daha az uygun bir yer yapıyor.
Central Park çalıştığım yere yakındır.
Müzik olmasaydı, dünya sıkıcı bir yer olurdu.
...dehşet verici bir yere dönüşebilir. Derinlerde nelerin yattığından korkan çoktur.
Mühendis sıkıntısı şirketimizin gelişimine büyük dar boğaz.
Bunu yapabilmemin tek yolu, okyanusta olmaktı.
2018'de Rusya Dünya Kupası ev sahipliği yapacak.
Bu da burayı börtü böceğin sıcaktan korunması için harika bir yer haline getiriyor.
O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.
Bu vahşi ortamla temas hâlindesin ve seninle konuşuyor.
Bir gün dünyayı daha iyi bir yer yapacağız.
uyandırırsa, burası ayın yol açtığı muazzam teknik zorlukları