Examples of using "Деревне" in a sentence and their turkish translations:
Kırsalda büyüdüm.
Evim bir köydedir.
Ben küçük bir köyde yaşarım.
Bir köyde yaşardım.
O, bir köyde yaşıyor.
- Kırsalda büyüdüm.
- Taşrada büyüdüm.
Köyün elektriği yok.
Köyün sizin yardımınıza ihtiyacı var.
O, köyde yaşıyor.
Köyde bir inek var.
Köyde kaç inek var?
Köyün bir postanesi yok.
O köyde yaşıyor.
Eylem bir dağ köyünde gerçekleşti.
Köydeki herkes tarafından tanınırdı.
Köye çok yaklaştık.
köyde doktor eksikliğini anlatan
Otobüs her köyde durdu.
Sel köye bir sürü zarar verdi.
- Doktor köyde herkes tarafından tanınıyor.
- Doktoru köyde herkes bilir.
O, küçük bir köyde büyüdü.
Tom küçük bir köyde yaşar.
- Bu köyde birçok mandıra var mı?
- Bu köyde birçok ahır var mı?
- Büyükannem köyde yaşıyor.
- Anneannem köyde yaşıyor.
- Babaannem köyde yaşıyor.
Köyde kimse yok gibi görünüyordu.
Tom küçük bir köyde büyüdü.
Ebeveynlerim kırsalda yaşıyorlar.
Bu köyde hiç fabrika yok.
Bu köyde elli aile var.
Tom bir balıkçı köyünde büyüdü.
Uzun zaman önce köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış.
O, kırsalda sakin bir hayat yaşadı.
Hayalim kırsalda sakin bir hayat yaşamak.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
Bu köyde güzelı bir kız yaşadı.
- Köyde hiç kimse yoktu.
- Köyde kimse yoktu.
Kırsalda tamamen yalnız başına yaşar.
Köydeki çocuklar bana güldü.
Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.
Ben kırsalda doğdum ve büyüdüm.
- Köydeki herkes ona hayranlık besler.
- Köydeki herkes ona saygı duyar.
Okulumuz bu köyde.
Kırsal bölge şehirden daha sessizdir.
Bu köyde hava kirliliği yok.
Tom kırsal alanda yaşamak istemiyor.
köydeki insanların aslında doktora ne kadar muhtaç olduğu
Şafaktan önce köyde şiddetli bir çarpışma yaşandı.
O köyde sadece bir aile kalır.
- Savaş sırasında köyde yaşadılar.
- Savaş sırasında kırsalda yaşadılar.
Köydeki herkes ona Yeşil Başlıklı Kız diyordu.
O, Tahran yakınlarındaki bir köyde doğdu.
Tom memlekette küçük bir araziye sahiptir.
O, Nepal'de uzak bir köyde doğdu.
Yakında köydeki hayata alışacaksınız.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
Şaşırdım, köyde hiç kimse yoktu.
Kırsalda yalnız yaşamayı tercih ederim.
Türkiye'nin güneyinde küçük bir köyde doğdu.
O eski köyde asla hiçbir şey olmaz.
Vasilissa bütün köydeki en harika güzellikti.
Köyde bol miktarda kirpi olacağına söz verdin!
Eşkıyanın bastığı köyde taş üstünde taş kalmadı.
Askerler her köy ve çiftlikte durdu.
Apa Sherpa, 1960 yılında Thame'de dünyaya geldi.
Apa Sherpa, bugün bölgede eğitimi desteklemeyi amaçlayan bir vakıf işletiyor.
Üzgünüm ama bana sonraki köyün yolunu gösterebilir misiniz?
Kırsal bir alanda yaşıyorum.
Şehirde bir köpek olmak küçük bir köyde bir insan olmaktan iyidir.
Sana köyümüzde meydana gelen olayı anlatacağım.
Şehirde yaşamak kırsalda yaşamaktan oldukça farklıdır.
Köyümüzdeki tüm yaşlı erkeklerin uzun sakalları var.
Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?
Tom şehir hayatından vazgeçmeye ve kırsalda yaşamaya karar verdi.
Köyümde bu kelimeyi hiç duymadım.
Sonra devam edeceğiz. Embarra Köyü'ne yaklaşmış olmalıyız.
Biz yaz boyunca ülkede yaşarız.
Kasabaya doğru ilerleyen lavlar yöre halkını korkutuyor.
Bir bir şehirde yaşıyorum, ancak ailem bir köyde yaşıyordu.
Kırsal yaşamdan hoşlanmaya başladı.
Köydeki herhangi bir adam kadar çok çalıştı.
Ruslar geri çekilirken Friant'ın piyadesi Semënovskaya köyüne doğru yol aldılar.
İnsanlar, yaşadığımız yer, sorunlarımız ve çabalarımız hakkında daha fazla bilgi edindikçe...
Küçük bir balıkçı köyünde yaşıyorum.
Tom küçük bir balıkçı köyünde büyüdü.
Ben kırsal kesimde yaşamaktayım.
Tom kırsalda yaşıyor.
Tom öylesine yaşlıydı ki köydeki en yaşlı bile önceleri onu yaşlı bir adam olarak biliyordu.
Bu çocukluğumu geçirdiğim köydür.
Mahallenin delisi o.
- Babam şehir dışında yaşıyor.
- Babam köyde yaşıyor.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- Babam taşrada yaşıyor.
En büyük ağabeyim küçük bir köyde yaşamaktadır.
Şehirde yaşamak kırsalda yaşamaktan oldukça farklıdır.
Çocukken küçük bir kasabada yaşıyordu.
Tom kırsal alanda yaşamak istemiyor.
"Bugün sütçü toprağa verildi. Orada birçok insan vardı, çünkü köydeki herkes onu tanıyordu." "Ah, Linschoten'da bir sütçü mü vardı?" "Şey, hayır, artık değil!"
Ben bir kasabada yaşıyorum ama anne ve babam köyde yaşıyorlar.