Examples of using "небольшой" in a sentence and their turkish translations:
küçük bir entegre devre,
Şehir küçük.
Küçük bir deney yapalım.
Bizim evimiz büyük değil.
Bu kasaba büyük değil.
Biraz tartıştık.
küçük bir deney yapacağız, tamam mı?
küçük bir stüdyoyduk.
birazcık bile vicdanı olan insanların
Dün hafif bir yağmur vardı.
Bahçede küçük bir havuz var.
- Şehir pek büyük sayılmaz.
- Şehir küçük.
O küçük bir kazaydı.
Biraz dinlenmeye ihtiyacımız var.
Evim büyük değil.
- Senin için küçük bir hediyem var.
- Senin için ufak bir hediyem var.
İlki, basit bir UV ışığı kullanmak.
Şu an hayati sinyallerimi canlı yayın yapan,
Bunlardan 10 adet ürettik. Küçük bir ordu denilebilir.
Küçük bir deney yaparız.
Başlamak için tek gereken bir çatlak.
Şimdi hep birlikte küçük bir deney yapalım.
Ahır küçüktü ama sağlamdı.
- Sana biraz ipucu vereceğim.
- Sana biraz bahşiş vereceğim.
Küçük bir gelirle yaşamak zordur.
Kuzenimin evi küçüktür.
Ekonomi hafif bir krizde.
Sana bir tavsiye vermek istiyorum.
O ona küçük bir hediye getirdi.
İşte senin için bir parça tavsiye, Tom.
Tom küçük bir şirket için çalışıyor.
Bu minnettarlığımı küçük bir göstergesidir.
Tom'un çok öğretim deneyimi yok.
Tom'un küçük bir bahçesi var.
Tom, Mary'ye küçük bir zarf verdi.
Sanırım biraz mola almalıyız.
Okyanusta küçük br kübe odaklanalım.
- Evimin önünde ufak bir bahçe var.
- Evimin önünde küçük bir bahçe var.
Gerçekten bu araba küçük ama o güçlü.
Problemi basit buldum.
Odam biraz dağınık.
Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşıyor.
Küçük konforlu bir evimiz olacak.
Küçük buzdolabı kirli.
Tom Boston'da küçük bir ev satın aldı.
Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
O, küçük bir mola almamızı önerdi.
Ofiste küçük bir kutlama yaptılar.
- Belki kısa bir mola almalıyız.
- Belki kısa bir mola vermeliyiz.
Ona küçük bir hediyem var.
Sana küçük bir nasihat vermek istiyorum.
Küçük bir tekne ile nehri geçti.
Genç bir çocuğun küçük bir kelime haznesi vardır.
Bu büyük değil.
Birkaç günlük bir tatile çıkalım.
Tom Park caddesinde küçük bir dairede yaşar.
Elinde küçük bir şemsiye tutuyordu.
Tanrı'nın Sözü'nü küçük bir grup imanlıya vaaz ediyor.
Şubat ayında kısa bir tatilimiz vardı.
Mutfakta küçük bir masamız var.
İngiltere'de küçük bir köyde yaşıyorlar.
Senin için küçük bir sürprizim var, Tom.
Küçük bir İngilizce-Rusça sözlüğün var mı?
Küçük bir şehir. Herkes herkesi tanıyor.
Saatimin sadece küçük bir onarıma ihtiyacı var.
Tom Park Caddesinde küçük bir ev satın aldı.
Onun için küçük bir hediyem var.
- Neden küçük bir ara yapmıyoruz?
- Neden kısa bir ara vermiyoruz?
Senden küçük bir iyilik istemek zorundayım.
O, küçük bir gelirle yaşamaya alışkındı.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
Ben de küçük çaplı bir deney yapmaya karar verdim.
Tom, seninle biraz konuşmak istiyorum.
Eve vardığım zaman beni küçük bir sürpriz bekliyordu.
Biraz tavsiyeye ihtiyacım var.
Tom, Park Caddesinde ufak bir ev satın almak istiyor.
Biraz ateşim var.
"Senden bir iyilik yapmanı isteyebilir miyim?" "İyiliğin ne olduğuna bağlı."
Sol diz üzerinde küçük bir alçı gördü.
Arşidük Charles Fransızları ertelemek için sadece küçük bir artçı birliği bırakmıştı.
Boston'da küçük bir şirket için çalışırdım.
Tom, kısa bir dinlenme almamızı önerdi.
Tom ve Mary buradan çok uzakta olmayan küçük bir kilisede evlendiler.
Tom Mary'ye topladığı bazı çiçekleri verdi.
Şimdi küçük bir ara verip şundan bahsedeyim size
Yüz yıl önce burası sadece küçük bir tarım kasabasıydı.
Ben küçük bir köyde yaşarım.
Kısa bir ara verebilir miyiz?
Tom küçük bir parça pasta aldı.
Tom Mary'ye küçük bir hediye aldı.
Kısa bir mola vermemiz gerekiyor.
Tom gömleğinin cebinden küçük bir zarf aldı ve onu Mary'ye verdi.
Tom evimin yakın küçük bir dairede Mary ile birlikte yaşamaktadır.
Küçük ada göründü.
Bütün ödevlerimi yaptım ve kısa bir ara vermek istiyorum.
Kyoto'da küçük bir ev satın aldı.