Examples of using "маленькой" in a sentence and their turkish translations:
- Küçük bir kızdan mı korkuyorsun?
- Küçük bir kızdan mı korkuyorsunuz?
Küçük birini kullan.
O, o zaman küçük bir kızdı.
Çok küçüktü.
Tom küçük bir balıkçı köyünde büyüdü.
Küçük bir atolyede çalışmaya başladı
O, küçük bir köyde büyüdü.
Tom küçük bir köyde yaşar.
Küçük bir köyde hayat sıkıcıdır.
Tom'un odası çok küçüktü.
Tom küçük bir köyde büyüdü.
Ben küçük bir dairede yaşıyorum.
O, küçük bir köyde doğdu.
Leyla, Fadıl'ın kız bebeğiydi.
Zavallı küçük kuşla ilgilendi.
Uzaydan, yeryüzü oldukça küçük görünüyor.
Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.
Senin sadece küçük bir kız olduğun zamanı hatırlayabiliyorum.
Tom küçük bir kulübede tek başına yaşıyordu.
Çok küçük bir çadırda uyuduk.
Tom çok küçük bir dairede yaşıyor.
Tom Park Caddesinde küçük bir apartman dairesinde yaşıyor.
Ama genç bir kız olduğumdan beri,
Kyushu'da küçük bir köyde yaşar.
- Bu küçücük köyde elli tane aile yaşar.
- Bu küçücük köyde elli aile yaşıyor.
Bu köpek şu küçük kızın hayatını kurtardı.
O, küçük bir apartmanda onunla birlikte yaşar.
Bu benim için küçük insanlık için büyük bir adım diyordu
O her zaman benim düşük maaşımdan yakınıyor.
Türkiye'nin güneyinde küçük bir köyde doğdu.
O, çocukluğumdan beri benim hayalim.
Bu büyük kanepe küçük bir odada uygunsuz olurdu.
Tom ormanda küçük bir kulübede yaşamaktadır.
Küçük bir kızken kaç tane bebeğin vardı?
"Otuz dolar bu küçük oda için çok fazla" diye düşündü.
Mary minik sulama kutusuyla annesinin bahçeyi sulamasına yardım etti.
Tom bütün geceyi gölün yanında küçük bir kabinde geçirdi.
Tom o küçük köydeki insanların yamyam olduklarına inanıyor.
Ben küçük bir köyde yaşarım.
Kızım, bir çocuk olarak, sıklıkla astım atakları geçirdi.
böyle bir sopa ile küçük bir sopa daha olur birine çelik birine çomak denir
Onu çocukluğundan beri tanırım.
Bakın 8500 dolar gibi küçük bir ve komik bir rakama satılmıştı bu eserler
Küçük bir balıkçı köyünde yaşıyorum.
Kendine geldiğinde, kendini küçük penceresiz bir hücrede buldu.
Ne kadar küçük olursa olsun, kendime ait bir odam olmasını tercih ediyorum.
Tom küçük bir dairede tek başına yaşıyordu.
En büyük ağabeyim küçük bir köyde yaşamaktadır.
Ben bir çocukken babam onu bana verdi.
hayır canım ben cevabını biliyorum diyenler varsa siz çok küçük bir kısımdasınız
Ben küçük bir çocuk gibi hissediyorum.
O, Avusturya'da küçük bir Alp köyünde yaşıyor.
Çocukken küçük bir kasabada yaşıyordu.
Küçükken Noel Baba'ya inanıyordum.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
Küçükken topacım vardı. Çevirip durana kadar izlemeyi severdim.
Bu küçük sırrın aramızda kalması gerekiyordu.
Ben çocukken, bana tereyağının kişinin sağlığı için kötü olduğu söylenirdi.
Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.
O çok küçüktü.
Bir erkek çocukken doktor olmayı istediğimi düşünüyordum.
Küçükken bir günlük tuttum.
Babam, küçükken beni buraya getirirdi.