Examples of using "Traz" in a sentence and their turkish translations:
...tehlike doğurur.
Yırtıcılar ava çıkar.
ve rüşveti getiriyor
Ama tehlike de doğurur.
Gece herkes rahat bir nefes alıyor.
Para mutluluk getirir mi?
İşçi su getiriyor.
- Seni buraya getiren nedir?
- Seni buraya hangi rüzgar attı?
Seni buraya getiren nedir?
Gün birçok şeyi getirir.
Sen bana hayat verdin.
Kim bana meyve ve çay getirir?
Seni buraya getiren nedir?
- Bu muska bana iyi şans getirir.
- Bu nazar boncuğu bana iyi şans getirir.
Sadece bana mürekkep getir, tamam mı?
Kırık bir ayna kötü şans getirir.
Arabayı garaja getir.
Bu yağışlı sezon çok tahrip getiriyor.
Problemi çözmek için sezginizi katarsınız.
Fakat sınırsız bir hayat yaşamanın bedeli de var.
Seni buraya öyle erkenden getiren nedir?
Bana bir tane daha getirir misin, lütfen?
Bana biraz tuz getirir misin?
Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
çünkü beraberinde problemi çözmek için içgörü getirir.
Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.
Akademik sözlüklerin çoğunda küfür yer almaz.
Bana gazeteyi getir.
Bana bir fincan kahve getir, lütfen.
Deneyim, paranın mutluluk getirmediğini gösteriyor.
Gerçek bir beyefendi kadınına kırmızı güller getirir.
Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.
Bazı insanlar on üç sayısının kötü şans getirdiğine inanırlar.
Lütfen diğerlerini getir.
İşini eve getirdiğinde hoşlanmıyorum.
Bana yiyecek bir şey getir.
Affedersiniz, bir kaşık alabilir miyim?
Lütfen bana menüyü getirin!
... bu da bizi Maduro'nun son günlerdeki güç kaynağına götürüyor.
- Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
- Bu şarkı o kadar dokunaklı ki gözlerimi yaşarttı.
Onu bana getirin.
O, bana her gece çiçek getiren çok romantik bir erkek arkadaş.
- Bir çiçekle yaz gelmez.
- Bir çiçekle bahar olmaz.
Bana biraz soğuk su getirin.
- Bana bugünkü gazeteyi getir.
- Bana bugünün gazetesini getir.
Günlük gazete dünya'nın sorunlarını kahvaltı masasına getirir.
Gammaz değilim.
O bir kraliçe gibi hareket eder ve kanında ritmi olduğunu gösterir.
Edwin adı bende hiçbir şey çağrıştırmıyor.
Lütfen bana bugünün gazetesini getir.
Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.
Vay, bu, anıları geri getiriyor. Bu, ben beş yaşındaykenki bir resim.
Eve iş getirdiğinde bundan hoşlanmıyorum.
Bana temiz bir tabak getir ve bu kirli tabağı alıp götür.
Fotoğraf beni çocukluk günlerime geri götürüyor.
Bir bardak daha bira alabilir miyim?