Examples of using "Vos" in a sentence and their turkish translations:
Oturun.
- Marta seni sever.
- Marta sizi sever.
Allah sizi korusun.
Seni ne endişelendiriyor?
Onlar seni bulacak.
Tanrı seni korusun.
Sana benimkini göstereceğim.
John sana doğruyu söyledi.
Kendine dikkat et.
- Dünyanın bütün işçileri, birleşin!
- Dünyanın işçileri, birleşin!
Babanız sizi çok seviyor.
Seni şehir sakinleri yaptı
ve size servetini verdim.
Şimdi sana ölümümü veriyorum.
Sana öğreteceğim.
Ben sana hayatımı verdim.
İşte sana göstermek için bir resim.
İsa seni seviyor.
Eşim, biricik hayat arkadaşım Lucía Topolansky.
Yine de fatih olarak seni hala yönlendiriyorum
Tanrı seni seviyor.
Ellerine sağlık.
Konuya odaklanmaya çalışın.
- Tanrı sizi korusun!
- Allah razı olsun!
- Allah gönlüne göre versin!
- Allah senden razı olsun!
Tom'un vefat ettiğini sana söylemek benim üzücü görevimdir.
Tom her zaman seni sevecek.
Siz burada, sahnede olmalısınız ve biz size alkış tutmalıyız.
Philip seni bulduğunda, saklanmış çaresiz serseriydin
Bunlar babam Philip'in sizin için yaptığı büyük işler.
Size yazmıyorum.
İçi boş Suriye, Filistin, Mezopotamya, Babil, hepsi size ait!
- Üzgünüm, ben size yardımcı olamam.
- Özür dilerim, sana yardım edemem.
Kim olduğumu hatırlıyor musun?
Ben hiç siz arkadaşlara ilk kez kampa gittiğim andan bahsettim mi?
Şimdi sana söylediğim şeylerin çoğu o dönemde, hapishanedeki tecrit sırasında doğdu.
Sizi pişman etmeyeceğim.
Ama önce, bana nasıl davrandığını ve sana nasıl davrandığımı anlamanı istiyorum.
- Seni seviyorum.
- Seni seviyorum!
- Yeşil size uyar.
- Yeşil size uyuyor.
Beni affetmeni rica ediyorum.
- Seni seviyorum.
- Seni seviyorum!
- Sizi seviyorum.
Sizi tanıyorum ve korktuğunuzu biliyorum.
Size bildireceğim.
Seni görmek istiyorum.
Lütfen yapmanı istediğimiz şeyi yap.
Bazen seni anlıyorum.
Sana asla ihanet etmedim!
Seni gördüğüme şaşırdım.
Ben zaten sana gerçeği söyledim.
- Seni buraya getiren nedir?
- Seni buraya hangi rüzgar attı?
Gerçekten sana yardım edebileceğimi düşünüyor musun?
Kedi evde seni bekliyor.
- Seni takip etmeye hazırım.
- Sizi takip etmeye hazırım.
Sana bir şey borçlu değilim.
Seni güzel bir yere götürüyorum.
Ölü rolü yap böylece öldürülmezsin!
Sana bir hikaye anlatacağım.
Avustralya hakkında sana bir şey söyleyeyim.
Bunu sana kim verdi?
Seni gücendirmek istemiyorum.
Sana endişelenmene gerek olmadığını söylemeye geldim.
Sana daha önce söylemeliydim.
- Sana saçma bir soru sormalıyım.
- Sana aptalca bir soru sormam gerekiyor.
Ben seni bir daha görmek istemiyorum.
Senin onu yaptığını gördüm.
Bugün sana başka bir şey sormayacağım.
- Neden seni cezalandırmak isteyelim?
- Neden sizi cezalandırmak isteyelim?
Senin kalbini kırmak istemiyorum.
Sana yardım edeceğimi söyledim.
- Sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
- Sizden bir iyilik rica edebilir miyim?
Senin için birkaç sorum var.
Bu arada sana bir şey söylemek zorundayım.
Sana nedenini söylemeyeceğim.
Seni korkutmak isteseydim, birkaç hafta önce rüyamda ne gördüğümü anlatırdım.
Sana önemli bir şey söylemek zorundayım.
Tom'un seni işe aldığını duyuyorum.
Buraya seni görmek için geldim.
Hiç onu yapmayı düşündün mü?
Yardımlarınızı gerçekten takdir ediyorum.
Sadece ne kadar üzgün olduğumu bilmeni istiyorum.
Tom'un sana yazdığından emin olacağım.
Çok hızlı konuşmadığın zaman seni anlıyorum.
Böyle önemli bir şeyi unutacak kadar ne kadar ihmalkarsın!
İşte almanı istediğim bir test.
Bununla ilgileneceğimi sana ne düşündürdü?
Umarım kimse buraya geldiğini görmedi.
Lütfen konuşmayı keser misin?
Yapmadığınız bir şey için niçin üzülüyorsunuz?