Examples of using "Jeito" in a sentence and their turkish translations:
kesinlikle olmaz!
kesinlikle hayır
Bir şeyler ayarlamaya çalışacağız.
Onu bu şekilde yap.
Onu başka bir şekilde söyle.
Senin yönteminle deneyeceğiz.
Açıkçası başka bir yol yoktu.
Beni öyle korkutma!
Onu bu şekilde yapman gerekir.
Benimle o şekilde konuşma!
Kendine gel, çocuk!
Bunu yapmada iyi değilim.
Tom'un saldırgan tarzını seviyorum.
Bir daha benimle hiç öyle konuşma.
Şarkı söyleme şeklini seviyorum.
Ben konuşma şeklini seviyorum.
Yolu yok, onu yapacağım.
- Seni olduğun gibi seviyorum.
- Seni sen olarak seviyorum.
- Seni kendi hâlinle seviyorum.
Bana o şekilde davranamazsın.
Onu yapmak için bir yol bulacağım.
- Seni olduğun gibi seviyorum.
- Seni sen olarak seviyorum.
- Seni kendi hâlinle seviyorum.
olmuyordur canım. Olmaz yani
O tam onun tarzı.
Esperantoyu nasıl öğreniyorsun?
O bu şekilde olmak zorunda değil.
Onunla öyle konuşma.
Hiç uyuyamıyorum.
Tom'un tuhaf bir konuşma tarzı var.
Tom garip bir biçimde yürüyor.
O, onu kendi tarzıyla yaptı.
Ben işleri kendi tarzımla yaparım.
Bunu neden zor yoldan yapıyorsun?
Olanaksız.
O olduğu gibidir.
Bunu bu şekilde yapmak çok zaman alacaktır.
Tom'un gülüşünü seviyorum.
Onu sana söylediğim şekilde yap.
Onun gülme tarzını sevmiyorum.
Ben bir yolunu bulacağıma eminim.
Onu bu şekilde yapmak istemedim.
O olduğunu söylediğin şekilde olmadı.
Belki bu onun için tam olarak aynı olacaktır.
Bunu hiç anlamıyorum.
Daha fazla para kazanmak için bir yol buldum.
Bu kapı hiçbir şekilde açılamaz.
Bunu işletecek hiçbir yol yoktur.
- Şarkı söyleyişini seviyorum.
- Şarkı söyleyişinizi seviyorum.
Hiçbir şekilde onu yapmayacağız.
Tom onun nasıl yapılacağını öğreniyor.
Bu hiç olmamalı.
Tom kadınların yanında tuhaflaşıyor.
Sanırım onu bu şekilde yapmak daha iyi.
- O, hiç tv seyretmez.
- O, hiç televizyon izlemez.
Tom öyle yaşamak istemiyor.
Benimle ilgilenme tarzını seviyorum.
Onu yaptırmak için bir yol bulmak zorundayız.
- Senin aşçılığını özleyeceğim.
- Senin yemeklerini özleyeceğim.
Onun sana bakma tarzını sevmiyorum.
Benimle o şekilde konuşmuyorsun.
''Bana hala kızgın mısın?'' ''Hayır hiç de değil.''
Ne pahasına olursa olsun, onu istediğini söyledin!
Onun kaba tavrından hoşlanmıyorum.
Gerçekten ona öyle bakmıyorum.
Başka bir yol bulacağız.
Tom bana komik görünüyor.
Yumurtanı nasıl istersin?
Bu her zaman bu şekilde olmuştur.
Tuhaf davranıyorlar.
Tom o kelimeyi garip bir şekilde telaffuz ediyor.
Tom Mary'nin pişirme tarzını sevmiyordu.
Onun konuşma tarzını sevmiyorum.
- Seni tam olduğun gibi seviyorum.
- Seni sen olarak seviyorum.
- Seni kendi hâlinle seviyorum.
Bu şekilde konuşmaya utanmıyor musun?
- Tom onu doğru şekilde yapmıyor.
- Tom onu usulüne göre yapmıyor.
Mary onu ona yapmasını söylediğim gibi yaptı.
Keşke başka bir yol olsa.
ancak ne ölçüde olduğu hala saptanamamıştır.
Yarın yağmur yağabilir ama biz her halükarda gideceğiz.
Bir kedinin derisini yüzmenin birden fazla yolu var.
Onun konuşma şeklinden o odur diyebilirim.
Böyle olmak zorunda değil.
Benimle öyle konuşma!
Hiç kimse öyle bir şey söylemedi.
Bu, işleri yapmanın ilginç bir yolu.
Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.
- Tom onun gibi.
- Tom böyle.
Sanırım Tom şarkı söyleme tarzımdan nefret ediyor.
İşleri her zaman kendi tarzıyla yapmak isterdi.
Bu gidişle biz bir ev satın alamayacağız.
Deniyorum, yine de seni unutamıyorum.
Tom şeyleri oldukları gibi seviyor.
Her zaman böyle sıcak mı?
Yerinde olsam onu hemen yaparım.
Kesinlikle daha fazla enerjiye ihtiyacım olduğunu hissediyorum.
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
Bana o şekilde bakma.