Translation of "Escura" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Escura" in a sentence and their turkish translations:

Foi uma noite escura.

Karanlık bir geceydi.

A rua estava escura.

- Sokak karanlıktı.
- Cadde karanlıktı.

Tom tem a pele escura.

Tom koyu tenli.

Esta sala está escura demais.

Bu oda çok karanlık.

A noite está muito escura.

Gece çok karanlık.

A matéria escura é invisível.

Karanlık madde görünmezdir.

O Tom tem uma tez escura.

Tom'un esmer bir cildi var.

Uma sombra escura passou atrás do Tom.

Tom'un arkasından karanlık bir gölge geçti.

- A sala estava escura.
- O quarto estava escuro.

Oda karanlıktı.

Tom pendurou uma cortina escura sobre a janela.

Tom pencereye koyu bir perde astı.

E é durante a fase mais escura da Lua

Okyanusun en büyüleyici yüzünü sergilemesiyse

John sentiu a presença de um fantasma na sala escura.

John, karanlık bir odada bir hayaletin varlığını hissetti.

E, quanto mais escura a noite, mais maravilhas estas águas revelam.

Gece ne kadar karanlık olursa... ...bu sular insanı o kadar hayrete düşürüyor.

Haverá um dia uma tabela periódica separada para a matéria escura?

Bir gün karanlık madde için ayrı periyodik bir tablo olacak mı?

Na savana africana, a Lua está quase na sua fase mais escura.

Ay, Afrika Savanı'nda neredeyse en karanlık evresinde.

Até na noite mais escura, é possível ver com uma câmara de infravermelhos.

Isı algılayan termal kamera en karanlık gecede bile görebilir.

Você pode construir uma câmara escura de orifício com uma caixa de sapatos.

Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

- Não é bom ler na sala escura.
- Não é bom ler num aposento escuro.

Karanlık bir odada okumak iyi değildir.

É muito difícil encontrar um gato preto numa sala escura, principalmente se não há gato nenhum.

Karanlık bir odada siyah bir kediyi bulmak çok zordur, hele odada hiç kedi yoksa.

Nas planícies expostas, cada noite traz um desafio diferente. A savana africana está a ficar mais escura.

Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.

A câmera aparece em uma superfície escura - como esta jaqueta, e uma cor obscurece todo o quadro.

Kamera, bu ceket gibi koyu bir yüzeyin içinde ve bir renk tüm çerçeveyi karanlığa gömüyor.

A água estava tão escura que os mergulhadores da polícia tiveram que procurar o corpo pelo tato.

Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.