Examples of using "Uma" in a sentence and their turkish translations:
Söz sözdür.
Çok yazık.
Bir cümle bir cümledir.
Bir ambulans çağırın.
Mavi bir tükenmez kalem, kırmızı ve siyah bir tükenmez kalem istiyorum.
Bir teori ve bir düşünce arasında büyük bir farklılık vardır.
O bir kelebek mi yoksa bir güve mi?
"Dolma kalemin var mı?" "Evet, bir tane var."
Şaka mıydı?
Harekete geç.
Bir açıklama talep ediyorum.
Bir patlama vardı.
Bir zamanlar bir panda gördüm.
Bir zamanlar güzel bir prenses varmış.
Bir portakal ve bir elmam var.
Bak, bir yılan!
Bir silah seç.
Bir dövmen var mı?
Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.
Bir göz atın.
O bir TV'dir.
Bir çare buldun mu?
Odanın sadece bir yatağı, bir masası ve bir sandalyesi vardı.
Onlar bir ev kiraladı.
Bir zürafa görüyorum.
Bir ev görüyorum.
Kartal gördün mü?
Bir tişört istiyor musun?" "Evet, kırmızı olanı istiyorum."
Odada bir masa ve bir sandalye vardı.
O bir fahişe.
Sen bir kiraz ağacı kestin.
- Bir kiraz ağacını kestiler.
- Onlar bir kiraz ağacını kestiler.
Bir tarantula.
Bir dişi.
Esinti çıktı.
Bir tuzak.
- Bir kelebek!
- Kelebek!
Bir fikrim var.
Kayıp bir bıçak var.
O bir kopya.
O bir taş aldı.
Büyük bir örümcek bir ağ örüyordu.
- Bir zamanlar bir yıldız kayması gördüm.
- Bir defasında bir yıldız kayması gördüm.
Ben bir dolma kaleme sahibim.
Bir şarkı söyleyelim.
Bir mektup yazdım.
Bir madalyayı hak ediyorsun.
Bu bir lanet.
- Benim bir evim var.
- Bir evim var.
Bir kraliçe görüyorum.
Bir kız arkadaşım var.
Bir gül görüyorum.
- Kopyan var mı?
- Kopyanız var mı?
Bir elmayı mı yoksa bir armutu mu tercih edersin?
- Pazarlık yaptık.
- Biz anlaşmaya vardık.
Bir sürprizim var.
Bir çocuk, olgun bir insan değildir.
- Karpuz yiyelim!
- Bir karpuz yiyelim!
Bir tuzak kurdum.
Bir bombam var.
Bir mesajım var.
Bir patlama duydum.
Bu bir tesadüf.
Bir teorin var mı?
Bir cevabımız var.
Bir teorimiz var.
O bir arkadaşına mesaj attı.
Bir bıçak istiyorum.
- Benim bir sorum var.
- Bir sorum var.
- Bir kız kardeşim var.
- Bir bacım var.
Aklıma bir fikir geldi.
O oldukça büyük bir varsayım.
Bir biraya ne dersiniz?
Bir kez oldu.
O bir yanılsamaydı.
Bizim bir şansımız vardı.
Janet bir etek ve bir bluz satın aldı.
Bir gezinti ister misiniz?
Mary bir etek ve bir bluz satın aldı.
- Benim bir kızım var.
- Kızım var.
- Bir kızım var.
Bir yıldız görüyorum.
Bir taç görüyorum.
Bir portakal yedim.
Bir uzay gemisinin resmini çizdim.
Fadıl eş değil bir sevgili istedi.
Mary bir ev ve bir ağaç çizdi.
Sami bir martının fotoğrafını çekti.
Bir gül görüyor musun?