Translation of "Entanto" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Entanto" in a sentence and their turkish translations:

Ela tem um grande problema, no entanto.

Gerçi onun büyük bir sorunu var.

E, no entanto, sua experiência vai morrer com ele,

Yine de deneyimi onunla beraber ölecek

No entanto, não ocorrem tsunamis no mar de Mármara

buna rağmen Marmara Denizinde tsunami oluşmaz

No entanto, o maior inimigo da formiga é ele próprio

buna rağmen karıncanın yine en büyük düşmanı kendisi

No entanto, isso é somente para homens de boa aparência.

Kuşkusuz bu sadece yakışıklı erkekler için.

No entanto, os velhos costumes turcos continuam em áreas mais rurais.

Fakat daha kırsal bölgelerde yine eski Türk adetleri devam ediyor

No entanto, a única fonte de luz da lua era o sol

Oysaki Ay'ın tek ışık kaynağı Güneş'ti

Tom é tão forte como um touro, no entanto é um covarde.

Tom bir öküz kadar güçlü ama buna rağmen bir korkak.

No entanto, esses animais foram canalizados para os mercados úmidos para obter lucro.

Bütün bunlara rağmen bu hayvanlar kâr için canlı hayvan pazarlarına gönderiliyordu.

No entanto, em 1811, ele começou a montar o maior exército que a Europa já viu ...

Yine de 1811'de toplanmaya başladı. Avrupa'nın gördüğü en büyük ordu…

A maioria das ferroadas de água-viva não é mortal, no entanto muitas são bem dolorosas.

Çoğu denizanası sokmaları ölümcül değil ama çoğu yine de oldukça ağrılıdır.

- Já é setembro; no entanto, está muito quente.
- Já estamos em setembro e, contudo, o calor continua.

Şu anda eylül ayındayız ama hava çok sıcak.

O dinheiro não pode comprar felicidade. No entanto, é mais confortável chorar num Maserati que numa bicicleta.

Para mutluluk satın alamaz. Ancak, Maseratide ağlamak bir bisiklette ağlamaktan daha rahattır.

Muitas pessoas gostariam de ser conhecidas. No entanto, muitas pessoas famosas gostariam de não ser tão conhecidas.

Bir sürü insan ünlü olmak ister. Buna rağmen, bir sürü ünlü insan o kadar ünlü olmayı istemez.

Eu sei que eu deveria dormir pelo menos oito horas por dia, no entanto eu, geralmente, durmo menos.

Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.

Ela comprou-lhe um cachorro; no entanto, ele era alérgico a cães, então tiveram de dá-lo embora.

Ona bir köpek aldı. Ancak, o köpeklere alerjisi vardı, bu yüzden birine vermek zorunda kaldı.

As constantes discussões de Tom irritam alguns de seus companheiros. No entanto, a maioria da classe já aprendeu a ignorá-lo.

Tom'un sürekli tartışması onun sınıf arkadaşlarından bazılarını kızdırmaktadır. Fakat, sınıfın çoğu onu görmezden gelmeyi henüz öğrendi.

Morrer não é o oposto de viver: nós passamos a vida vivendo, e no entanto não passamos a nossa morte morrendo.

Ölüm yaşamın zıddı değildir: biz ölümümüzü ölerek geçirmezken hayatımızı yaşayarak geçiririz.

Penso que o Tom e apenas o Tom pode fazê-lo. No entanto, algumas pessoas pensam que a Mary também o poderia fazer.

Tom'un ve sadece Tom'un onu yapabileceğini düşünüyorum. Fakat bazı insanlar onu Mary'nin de yapabileceğini düşünüyorlar.

- Uma árvore demora anos para crescer e, no entanto, leva apenas alguns segundos para ser cortada.
- Uma árvore leva anos para crescer, e, contudo, pode ser cortada em apenas alguns segundos.

Bir ağacı büyütmek yıllar alır, ve ama onu kesmek saniyeler sürer.