Examples of using "Ela" in a sentence and their turkish translations:
Koşuyor.
O gülümsedi.
O çabaladı.
O ağladı.
O kayboldu.
O yürür.
O onu istiyor.
Ona mı?
O bilir. O her zaman bilir.
O konuşmuyor, bağırıyor!
O hamile oldu.
O ona her şeyi söyledi.
Koşuyor.
O bekliyor.
O cevap vermedi.
O geldi, o gördü - ve o bir şey söylemedi.
Sonunda başardı.
- O çekici.
- O, çekici.
- O inatçı.
- O inatçıdır.
- Seni koruyacak.
- Sizi koruyacak.
Seni affetti.
O sana saygı gösteriyor.
Ona hayran oldu.
O çekingen.
O güzel.
O seni biliyor mu?
O hatalıdır.
O mutludur.
O uyuyakaldı.
O, cevap vermedi.
Onu sevdi.
O mükemmeldi.
O koşmayı sever.
O giyindi.
O onu öptü.
O namussuzdur.
O iyi mi?
O ne zaman doğdu?
O farklı.
O mahcup görünüyordu.
O bir tane sipariş etti.
O ağlamadı.
- O yüzebilir.
- Yüzebilir.
- Yüzme biliyor.
- O deli mi oldu?
- Sersemleşti mi?
O ona söyledi.
O ortaya çıkmadı.
O, ona saldırdı.
O onu aradı.
O ondan nefret etti.
O şiirler yazar.
O sana güvendi.
O çok güzel.
Onunla uyudun mu?
- O güzel.
- O güzeldir.
O nereli?
O bir fahişe.
Bu muhitte yaşıyor.
Hepsinin gerçeğini.
...başarılı oldu.
O kızardı.
O, akşam yemeğini yedi.
O ağladı.
O yürür.
O gelecek mi?
O yalan söylüyor.
O vefat etti.
Koşuyor.
O kötü kokuyor.
O onu hak etti.
O geldi mi?
O kaydı.
Dışarı çıktı.
- O uyandı.
- O, uyandı.
O, eşya çalar.
Yemek hazırlıyor.
- Geldi.
- O geldi.
O çalışacak.
Yalan söyledi.
O güldü.
- O, fren yaptı.
- Fren yaptı.
O şarap sever.
O bir aktris oldu.
O, üzgün görünüyor.
O istediğini söyleyebilir.
O konuşmayı kesti.
O, güzel olduğunu söyledi.
O, basketbol oynardı.
- O, ağlıyordu.
- O ağlıyordu.
O kızarıyor.
- O, yemek yiyor.
- O yemek yiyor.
O içki içmez.
O giysilerini çıkardı.
O çalışmaya devam etti.
O bayıldı.
- O bir gazeteci.
- O bir gazetecidir.