Translation of "Inimigo" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Inimigo" in a sentence and their turkish translations:

O inimigo do meu inimigo é meu amigo.

Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

O inimigo de seu inimigo é seu amigo.

Düşmanımın düşmanı dostumdur.

- Tom é teu inimigo.
- Tom é seu inimigo.

Tom senin düşmanın.

- Você é meu inimigo?
- Tu és meu inimigo?

Sen benim düşmanım mısın?

Conhece teu inimigo.

Düşmanını tanı.

Mate o inimigo.

Düşmanı öldür.

O inimigo de um inimigo não necessariamente é um aliado.

Bir düşmanın bir düşmanı mutlaka bir müttefik değildir.

Grande inimigo de Galileu

Galileo düşmanı yobaz

Nós derrotamos o inimigo.

Biz düşmanı yendik.

O inimigo é fraco.

Düşman zayıf.

Nós subestimamos o inimigo.

Düşmanı hafife aldık.

Nós somos o inimigo.

Düşman sensin.

Tu és meu inimigo.

Sen benim düşmanımsın.

Tom tinha algum inimigo?

Tom'un herhangi bir düşmanı var mıydı?

Ele derrotou seu inimigo.

Düşmanını mağlup etti.

O inimigo atacou furiosamente.

Düşman öfkeyle saldırdı.

Tom é nosso inimigo.

- Tom bizim düşmanımızdır.
- Tom bizim düşmanımız.

Considero-o meu inimigo.

Onu düşmanım olarak kabul ediyorum.

Não subestimem o inimigo.

Düşmanı hafife alma.

- Eu não sou o seu inimigo.
- Não sou o seu inimigo.

Ben senin düşmanın değilim.

Não faça dele um inimigo.

Onu kendine düşman etme.

Eu o considero um inimigo.

Onu bir düşman olarak görüyorum.

Sei quem é meu inimigo.

Düşmanımın kim olduğunu biliyorum.

Ele não é nosso inimigo.

O bizim düşmanımız değil.

O inimigo torpedeou nosso navio.

Düşman, gemimizi torpidoladı.

Nunca confie em seu inimigo.

Düşmanına asla güvenme.

Ele não tem nenhum inimigo.

- Onun kesinlikle düşmanları yoktur.
- Kesinlikle hiç düşmanı yok.

Tom não é meu inimigo.

Tom benim düşmanım değil.

Tom não tinha nenhum inimigo.

Tom'un hiç düşmanı yoktu.

- O inimigo veio para o nosso país.
- O inimigo veio ao nosso país.

Düşman, ülkemize geldi.

Na verdade, o inimigo do mundo

aslında dünyanın düşmanı

Declarando metade da sociedade um inimigo

toplumun yarısını düşman ilan ediyor

A imprudência é o maior inimigo.

Dikkatsizlik en büyük düşmandır.

O inimigo fez explodir a ponte.

Düşman köprüyü uçurdu.

Os soldados resistiram ao ataque inimigo.

Askerler düşman saldırısına direndi.

O ataque inimigo cessou ao amanhecer.

Düşman saldırısı şafakta sona erdi.

Eu não sou inimigo de ninguém.

Ben kimsenin düşmanı değilim.

O inimigo aproxima-se da vila.

Düşman, kente yaklaşıyor.

O batalhão rendeu-se ao inimigo.

Tabur, düşmana teslim oldu.

Os soldados ficaram sob fogo inimigo.

Askerler düşman ateşi altından geldi.

- Eu sou o meu próprio pior inimigo.
- Eu sou o pior inimigo de mim mesmo.

Ben kendimin en kötü düşmanıyım.

A confusão cultural se tornou nosso inimigo

Kültür karmaşası bizim düşmanımız olmuştur

Como esse exército pode derrotar o inimigo?

bu ordu düşmanı nasıl yenebilir?

Pode atacar um inimigo ao mesmo tempo?

bir düşmana aynı anda saldırabiliyor?

é seu maior inimigo em seu povo

insanında en büyük düşmanı kendisidir

A formiga é o maior inimigo novamente

karıncanın da yine en büyük düşmanı karınca oluyor

Eu pensei que Tom fosse seu inimigo.

Tom'un, düşmanın olduğunu sanıyordum.

O inimigo queria discutir uma trégua conosco.

Düşman bizimle bir ateşkes görüşmesi yapmak istiyordu.

O inimigo é ele. Você não entende?

O, düşman. Anlamıyor musun?

Devemos nos unir para derrotar o inimigo.

Düşmanı yenmek için birleşmemiz gerekir.

O exército cedeu a cidade ao inimigo.

Ordu kasabayı düşmana bıraktı.

O Tom é o nosso inimigo mortal.

- Tom kanlımız.
- Tom bizim can düşmanımız.

Há também uma parte do inimigo dos homens

erkek düşmanlığı yapan kısımda var üstelik

Eles monitoraram as comunicações de rádio do inimigo.

Düşmanın telsiz iletişimlerini izlediler.

Ele não é meu amigo; é meu inimigo.

O arkadaşım değil, o benim düşmanım.

O inimigo do teu amigo é teu amigo.

Dostunun düşmanı, senin dostundur.

O câncer é um grande inimigo da humanidade.

Kanser insanlığın en büyük düşmanı.

Ajudar e estimular o inimigo é considerado traição.

Düşmana yardım ve yataklık etmek, hainlik olarak kabul edilir.

Vem lado a lado com o homem que ele vê como inimigo e declarou ao mundo inteiro como inimigo

düşman olarak gördüğü ve düşman olarak tüm dünyaya ilan ettiği adamla yan yana geliyor

- Seja amigo dos seus amigos e inimigo de seus inimigos.
- Sê amigo de teus amigos e inimigo de teus inimigos.

Arkadaşlarınızla arkadaş ve düşmanlarınızla düşman olun.

Posso ser seu melhor amigo ou seu pior inimigo.

Ben senin en iyi arkadaşın ya da en kötü düşmanın olabilirim.

Eu não desejaria isso nem a meu pior inimigo.

En kötü düşmanımda bunu istemezdim.

Tom estava com medo de ser capturado pelo inimigo.

Tom düşman tarafından yakalanmaktan korkuyordu.

Capaz de mutilar e esmagar qualquer inimigo até à morte.

en tehlikeli hayvanlardan birine dönüşür.

Se você trouxer um homem que é inimigo do turco

Türklük düşmanı bir adamı getirirseniz

No entanto, o maior inimigo da formiga é ele próprio

buna rağmen karıncanın yine en büyük düşmanı kendisi

Sob meu domínio, nenhum homem foi morto fugindo do inimigo.

Benim emrim altında, düşmandan kaçan bir adam öldürülmedi.

Mas por que apresentar um alvo tão fácil para o inimigo?

Ama neden düşmana bu kadar kolay hedef haline geliyorlardı?

É preciso que conheçamos o nosso inimigo se queremos vencê-lo.

Onları yenmek istiyorsak düşmanlarımızı bilmemiz gerek.

Posso ser o seu melhor amigo ou ser o seu pior inimigo.

Senin en iyi arkadaşın veya en kötü düşmanın olabilirim.

Esperava-se que outro reduto avançado em Shevardino atrasasse o avanço do inimigo.

Shevardino'daki bir başka ileri seviye düşmanın ilerlemesini ertelemesi bekleniyor.

Para melhorar o seu sistema. O inimigo número 1 do progresso econômico é

Ekonomik gelişim karşısındaki bir numaralı düşman her zaman

... é muito fácil deixarem escapar a abordagem do inimigo. Esta pode ser a melhor hipótese da leoa.

...düşmanın yaklaştığını kaçırmaları işten bile değil. Bu, dişi aslan için en iyi fırsat olabilir.

Deixe-me saber o que acontece agora. O inimigo que está diante de nós é a coroa.

Bırak artık bana bir şey olmaz naralarını. Karşımızdaki düşman korona.

Alguns dos skirmishers do inimigo surgiram .... Eles atiraram em mim à queima-roupa e sentiram minha falta,

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,