Examples of using "Compreender" in a sentence and their turkish translations:
- Beni mi takip ediyorsunuz?
- Beni anlıyor musun?
- Beni takip ediyor musunuz?
- Beni anlıyor musunuz?
Onu çözmeye çalışıyorum.
Anlamayacaklardır.
Anlayamıyorum.
Öğretmenlerin çocukları anlamaları gerekir.
Her şeyi anlamak her şeyi affetmektir.
Durumu kavrayabilir.
Bunu asla anlayamayacağım.
Erkekler bu işleri anlayamaz.
Bazı Asya filmlerini anlamak çok zordur.
Aşkın kör olduğunu anlayabiliyorum.
İnsanlar anlayamadıkları şeyleri sevmezler.
Bu canlı ışık olgusunu daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz.
Kolayca anlayabileceğin kitaplar türünü oku.
Fark göremiyorum.
Sebebi görmüyorum.
Gençlerin günümüzde bir şeye inanmasının ne kadar zor olduğunu anlamıyor gibisin.
İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
Tanrı ile konuşma arzusu saçmadır. İdrak edemediğimiz birisiyle konuşamayız.
Bir çocuğun çevresini anlamaya çalışmasındaki sonsuz merakı görüyorum; yani daha iyi bir toplum için hâlâ umut var demektir.
Onu anlamakta zorluk çekiyorum.