Examples of using "Acreditava" in a sentence and their turkish translations:
Tom aslında ona inanıyordu.
Tom buna inandığını söyledi.
Hiç kimse benim ülkeme güvenmiyordu?
Ama kimse bana inanmadı.
Sami, İsa'nın çarmıha gerildiğine inanmadı.
Dünyanın düz olduğuna inanılıyordu.
O, Dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyordu.
İnsanlar domatesin zehirli olduğunu düşünürdü.
O ona astrolojiye inandığını söyledi.
Fadıl doğru şeyi yapmış olduğuna inanıyordu.
Tom, Mary'ye inandı.
Tom sana inandı mı?
Tom Mary'nin ona yalan söyleyeceğine inanmıyordu.
Joe'nun tutukluyu vurduğuna inanılıyordu.
Ortalarda dolaştı ve insanlara
Söylediğin her şeye inanırdım.
Sen bir çocukken Noel Baba'ya inanır mıydın?
Fadil, Layla'nın söylediği her kelimeye inanıyordu.
Tom gerçekten geleceği tahmin edebileceğine inanıyordu.
Tom Mary'ye inanıp inanmayacağını bilmiyordu.
Bir çocukken, Noel Baba'ya inanırdım.
Tom kendisine kötü bir şey olmayacağına inanıyordu.
Güneşin dünyanın etrafında döndüğüne inanılırdı.
Tom bana inandı.
Aristo dünya'nın evrenin merkezi olduğuna inanıyordu.
Tom az önce olanlara inanamadı.
Başlangıçta Tom'a inanmadım.
Ağır dövüş patlak verirken Napolyon hala sadece düşman korumasıyla yüzleştiğine inanıyordu.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
- Doğurma mucizesine tanık olana kadar mucizelere inanmıyordum.
- Mucizelere inanmıyordum, ta ki doğurma mucizesine tanık olana kadar.
Sigarayı bıraktığını sanıyordum.
Burada olacağını düşündüm.
Tom Mary'nin söylediği hiçbir şeye inanmadı.