Translation of "Acaba" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Acaba" in a sentence and their turkish translations:

Acaba amanhã.

O yarın biter.

Quando acaba?

Ne zaman biter?

Tom acaba de almoçar.

Tom az önce öğle yemeği yedi.

Nosso trabalho nunca acaba.

Bizim işimiz asla bitmez.

- Quero ver como isso acaba.
- Eu quero ver como isso acaba.

Bunun nasıl bittiğini görmek istiyorum.

A vida acaba de começar.

Hayat henüz başladı.

O trem acaba de chegar.

Tren şimdi vardı.

Isto acaba de acontecer comigo.

- Bu sadece benim başıma geldi.
- Bu sadece bana oldu.

O sol acaba de nascer.

Güneş henüz yükseldi

O Sol acaba de nascer.

Güneş henüz doğdu.

Todo o mundo acaba morrendo.

Herkes sonunda ölür.

Bem está o que bem acaba.

İyi biten her şey iyidir.

Ele acaba de voltar do exterior.

O az önce yurt dışından döndü.

Você acaba de ligar o rádio.

Sen sadece radyoyu açtın.

Você acaba de inventar isso, né?

Sen sadece onu uydurdun, değil mi?

Isso acaba sendo a mesma coisa.

Aynı kapıya çıkar.

Algo muito estranho acaba de acontecer.

Çok garip bir şey oldu.

Ele acaba de perder o ônibus.

O sadece otobüsü kaçırdı.

A promoção acaba na segunda-feira.

Satış pazartesi günü sona eriyor.

Meu pai acaba de voltar para casa.

Babam az önce eve geldi.

A violência começa onde a paciência acaba.

Sabrın bittiği yerde şiddet başlar.

Sami acaba de fazer uma longa caminhada.

Sami az önce uzun bir yürüyüşü bitirdi.

- Ele saiu agora mesmo.
- Ele acaba de sair.

Az önce dışarı çıktı.

Aprender vocabulário é um esforço que nunca acaba.

Kelime öğrenmek hiç bitmeyen bir mücadeledir.

- Ele acabou de sair.
- Ele acaba de ir.

Az önce gitti.

A água acaba de ser trazida do poço.

Su az önce kuyudan getirildi.

Você faz alguma ideia do que acaba de acontecer?

Az önce ne olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?

O prazo acaba às duas e meia da segunda.

Son teslim tarihi pazartesi günü 2.30'dur.

Tom acaba de alterar a sua foto de perfil.

Tom az önce profil resmini değiştirdi.

A versão 1.5.0 do software acaba de ser lançada.

Yazılımın 1.5.0 sürümü henüz yayınlandı.

Tom lava a louça assim que acaba de comer.

Tom yemek yemeği bitirir bitirmez bulaşıkları yıkar.

Ele acaba de publicar uma interessante série de artigos.

O sadece ilginç bir dizi makale yayınladı.

A ópera não acaba até que a senhora gorda cante.

Şişman kadın şarkı söyleyene kadar opera bitmedi.

- Todo mundo morre um dia.
- Todo o mundo acaba morrendo.

Herkes sonunda ölür.

Conheço um xampu muito bom que acaba com a seborreia.

Yağlanmayı engelleyen çok iyi bir şampuan biliyorum.

Com aquele narigão, ele acaba com o ar em volta.

O büyük burnuyla, etraftaki havayı bitirir

- Tudo chega a um fim.
- Tudo um dia se acaba.

Her şeyin bir sonu vardır.

O caos criado pelo grupo novato acaba por ser a sua vantagem.

Kendi acemi sürüsünün yarattığı kargaşa dişi için avantaja dönüşüyor.

- Ele saiu há pouco da faculdade.
- Ele acaba de concluir a faculdade.

O, üniversiteden yeni mezundur.

O problema é que não vejo onde acaba, e isso é sempre perigoso.

Sorun şu ki sonunu göremiyorum ve bu her zaman tehlikelidir.

Então, mais uma vez, o que parecia ser ficção completa acaba tendo alguma corroboração

Öyleyse bir kez daha tam bir kurgu gibi görünen şeyin , gerçekte

- O pingar constante acaba com a pedra.
- Água mole em pedra dura tanto bate até que fura.

Damlayan su taşı deler.

- "Onde a sua prima está?" "Ela acabou de ir embora."
- "Onde está tua prima?" "Acaba de sair."

"Kuzenin nerede?" "O az önce ayrıldı."

- O trem acaba de partir.
- O comboio acabou de partir.
- O comboio partiu agora mesmo.
- O trem acabou de partir.

Tren az önce ayrıldı.

- Isso nunca acaba.
- Isso nunca vai ter fim.
- Isso não vai acabar nunca.
- Isso não acabará nunca.
- Isso nunca acabará.
- Isso nunca vai acabar.

- Bu sonuna kadar asla gitmez.
- Bu asla bitmeyecek.