Translation of "Almoçar" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Almoçar" in a sentence and their turkish translations:

- Acabei de almoçar.
- Acabo de almoçar.
- Eu acabei de almoçar.
- Eu acabo de almoçar.

- Öğle yemeğini yeni yedim.
- Öğle yemeğinden şimdi kalktım.

- Acabei de almoçar.
- Acabo de almoçar.

Az önce öğle yemeği yedim.

Devemos almoçar?

Bir öğle yemeği yemeli miyiz?

Vamos almoçar.

Öğle yemeği yiyelim.

- Quer almoçar comigo?
- Você quer almoçar comigo?

Benimle öğle yemeği yemek ister misin?

- Eu gostaria de almoçar.
- Gostaria de almoçar.

Öğle yemeği yemek istiyorum.

- Acabei de almoçar.
- Eu acabei de almoçar.

Az önce öğle yemeğini yedim.

- Você não quer almoçar?
- Não quer almoçar?

Öğle yemeği yemek istemiyor musun?

- Eu quero almoçar agora.
- Quero almoçar agora.

Şimdi öğle yemeği yemek istiyorum.

Vamos almoçar aqui.

Burada öğle yemeği yiyelim.

Posso almoçar aqui?

Burada öğle yemeğimi yiyebilir miyim?

Vamos almoçar juntos.

Birlikte öğle yemeği yiyelim.

- Você já terminou de almoçar?
- Vocês já terminaram de almoçar?

Öğle yemeğini bitirdin mi?

Tom acaba de almoçar.

Tom az önce öğle yemeği yedi.

Convidaram-me para almoçar.

Öğle yemeğine davet edildim.

Não terminei de almoçar.

Öğle yemeğini bitirmedim.

Vamos almoçar lá fora.

Dışarıda öğle yemeği yiyelim.

Tom quer almoçar agora.

Tom şimdi öğle yemeği yemek istiyor.

É hora de almoçar.

Öğle yemeği yeme zamanı.

Eu acabei de almoçar.

- Az önce öğle yemeği yedim.
- Sadece öğle yemeği yedim.

Podemos almoçar no ônibus.

Otobüste öğle yemeği yiyebiliriz.

Ele começou a almoçar.

O öğle yemeği yemeğe başladı.

Onde nós vamos almoçar?

- Öğle yemeği için nereye gideceğiz?
- Öğle yemeğini nerede yiyeceğiz?

Podemos ir almoçar agora?

Şimdi öğle yemeği yemek için gidebilir miyiz?

Onde você vai almoçar?

Öğle yemeğini nerede yiyeceksin?

Tom costuma almoçar sozinho.

Tom öğle yemeğini genellikle tek başına yer.

O que vamos almoçar?

Öğle yemeği için ne yiyelim?

Não vai almoçar comigo?

Benimle birlikte öğle yemeği yemeyecek misin?

- Quem vai vir almoçar comigo amanhã?
- Quem vem almoçar comigo amanhã?

Yarın benimle öğle yemeğine kim geliyor?

- Tom não teve tempo de almoçar.
- Tom não teve tempo para almoçar.

Tom'un öğle yemeği yemek için zamanı yoktu.

O Tom saiu para almoçar.

Tom öğle yemeği için dışarı çıktı.

Tom convidou Maria para almoçar.

Tom Mary'yi öğle yemeği yemek için dışarı davet etti.

Você gostaria de almoçar comigo?

Benimle öğle yemeği yemek ister misin?

Onde você vai almoçar hoje?

Bugün nerede öğle yemeği yiyeceksin?

Eu terminei de almoçar agora.

Ben sadece öğle yemeğini bitirdim.

Nós nos sentamos para almoçar.

Biz öğle yemeği yemek için oturduk.

Eu irei almoçar com Tom.

Ben Tom'la öğle yemeği yiyor olacağım.

Tom queria almoçar com Mary.

Tom Mary ile öğle yemeği yemek istiyordu.

Tom queria almoçar comigo hoje.

Tom bugün benimle yemek yemeyi istedi.

Não tenho tempo para almoçar.

- Öğle yemeği yiyecek vaktim yok.
- Öğle yemeği yemek için vaktim yok.

Tenho pouco tempo para almoçar.

Öğle yemeği için az zamanımız var.

Eu quero te levar para almoçar.

Seni öğle yemeğine götürmek istiyorum.

Tom e Mary saíram para almoçar.

Tom ve Mary öğle yemeği için dışarı çıktılar.

Ela devia ter vindo almoçar conosco.

Onun öğle yemeği için bize katılması gerekiyordu.

A que horas você costuma almoçar?

Genellikle ne zaman öğle yemeği yersin?

Você pode almoçar aqui neste quarto.

Burada bu odada öğle yemeği yiyebilirsin.

O Tom não quer almoçar agora.

Tom şimdi öğle yemeği yemek istemiyor.

Tom não quis almoçar comigo hoje.

Tom bugün benimle öğle yemeği yemekistemedi.

Eu não quero almoçar com Tom.

Tom ile öğle yemeği yemek istemiyorum.

Eu não vou almoçar com o Tom.

Ben Tom'la öğle yemeği yemiyorum.

Dê-me o prazer de almoçar comigo.

Bana benimle öğle yemeği yeme zevkini ver.

Queres almoçar comigo ou ir para casa?

Öğle yemeğini benimle mi yemek istersin yoksa eve mi gitmek istersin?

- Almoçareis comigo?
- As senhoras vão almoçar comigo?

Benimle öğle yemeği yer misin?

Eu lavo minhas mãos antes de almoçar.

Öğle yemeği yemeden önce ellerimi yıkarım.

Tom convenceu Mary a almoçar com ele.

Tom Mary'yi onunla öğle yemeği yemeye ikna etti.

Depois de almoçar, ela preparou-se para sair.

Öğle yemeğini yedikten sonra, dışarı çıkmak için hazırlandı.

Eu não tenho tempo suficiente para almoçar hoje.

- Öğle yemeği yemek için bugün vaktim yok.
- Bugün öğle yemeği yemek için yeterli vaktim yok.

- É hora do almoço.
- É hora de almoçar.

- Şimdi öğlen yemeği zamanı.
- Öğle yemeği zamanı.

- Estou almoçando.
- Estou a almoçar.
- Eu estou almoçando.

Öğle yemeği yiyorum.

Poderíamos nos encontrar algum dia e almoçar juntos.

Belki bir ara buluşabiliriz ve öğle yemeği yiyebiliriz.

Tom vem para casa todo dia para almoçar.

Tom öğle yemeği için her gün eve gelir.

- Gostaria de convidá-lo para almoçar, se não estiver ocupado.
- Gostaria de convidá-la para almoçar, se não estiver ocupada.

Eğer meşgul değilseniz, sizi öğle yemeğine davet etmek isterim.

- Os homens estão a almoçar.
- Os homens estão almoçando.

Erkekler öğle yemeği yiyor.

Você se sente sonolento com frequência depois de almoçar?

- Öğle yemeğinden sonra genelde uykun geliyor mu?
- Öğle yemeği yedikten sonra üzerine bir mayışıklık çöküyor mu genelde?

- Com quem você está almoçando?
- Com quem você vai almoçar?

Kimle öğle yemeği yiyorsun?

Nós estamos saindo para almoçar. Por que você não vem junto?

Öğle yemeğine çıkıyoruz. Sen de gelsene.

Eu pretendo ficar sem almoçar por uma semana começando por hoje.

Ben bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeğini atlamak niyetindeyim.

Se Tom não se importar, eu gostaria de almoçar mais ele.

Eğer Tom için sakıncası yoksa, öğle yemeği için ona katılmak istiyorum.

- Nós geralmente almoçamos ao meio-dia.
- Nós costumamos almoçar ao meio-dia.

Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz.

- Eles foram embora depois de terminar o almoço.
- Eles foram embora depois de terminar de almoçar.

Öğle yemeği yedikten sonra gittiler.

- Eu lavo minhas mãos antes de almoçar.
- Eu lavo minhas mãos antes do almoço.
- Lavo as minhas mãos antes do almoço.

Öğle yemeğinden önce ellerimi yıkarım.

- Ela prometeu ao pai que chegaria a tempo para almoçar.
- Ela prometeu ao pai que chegaria a tempo para o almoço.

O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.