Examples of using "Ugyanazt" in a sentence and their turkish translations:
Biz aynı şeyi istiyoruz.
Aynı şeyi söylerdim.
Ben tam olarak aynı duyguya sahiptim.
Aynısını alacağım.
Hepimiz aynı şeyi istiyoruz.
Herkes aynı şeyi yedi.
Sana aynısını diliyorum.
Tom daima aynı şeyi sipariş eder.
O, aynı hatayı tekrarladı.
Aynısını yapabilirim.
Biz aynı ölçüde giyiniyoruz.
Aynı kızı seviyoruz.
pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.
Sen aynı hatayı yaptın.
Senin yediğin aynı şeyi yemeyi planlıyorum.
O aynı hatayı yine yaptı.
Aynı hatayı tekrar yaptın.
aynısını yapmak hatta daha iyisini yapmak istiyoruz.
sistemin hakkımda düşündüğü şeyi değiştiremezdim.
Giyeceğim takım,
Ben tam Bay Isoda ile aynı hissediyorum.
Tom bana sorduğu aynı soruyu Mary'ye sordu.
Ben her zaman aynı şeyi duymaktan bıktım.
Tom tam olarak benim yaptığım şeyi yaptı.
Tom aslında Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapar.
- Aynı hatayı iki kez yaptı.
- İki defa aynı hatayı yaptı.
ya aynı şeyi daha fazla yaparlar ya da aynı şeyi daha az yaparlar.
aynı gazeteyi okuyan diğer insanlarla da tanışırlar,
Zamanla değişen refah düzeyini
Son kez yaptığın aynı hatayı yaptın.
- Tom aynı hatayı yapıp duruyor.
- Tom aynı hatayı yapmaya devam ediyor.
- Tom durmadan aynı hatayı yapıyor.
Tom bütün sabah o aynı şarkıyı söylüyor.
Onu izleyip aynısını yap!
Bugün aynı yemeği tekrar yemeyi tercih etmiyorum.
Tom babasının öğrenciyken kullandığı sözlüğün aynısını kullanıyor.
Sana aynısını diliyorum.
Aynı hatayı iki kez yapma.
"Ben kimya testinden dokuz aldım. Ya sen?" "Aynısını."
Çünkü canlı yayın aynı türden bir etkileşim hissi sunuyor.
Ne kadar sevsen de her gece aynı şeyi izlemek istemezsin,
Tom son altı aydır her gece aynı rüyayı görüyor.
Senin yaptığın aynı şeyi yapmayı planlıyorum.
Tom sincabın yaptığını yaptı ve fındıkları yedi.
Çocuklar aynı hikayeyi tekrar tekrar duymak istiyor.
Umarım Tom gibi aynı hatayı yapmayacaksın.
Bazen birbirimizi anlamak için aynı dili konuşmak zorunda değilsindir.
Bazen anlaşmak için aynı dili konuşmak gerekmez.
Her gün sekiz saat boyunca aynı şeyi yaptı ve sonra eve gitti.
Bazen iki kişinin aynı dili konuşması yetmez.