Examples of using "Unmittelbar" in a sentence and their turkish translations:
Şimdi terk etmeniz gerekmez.
Ne olacağını kimse bilmiyordu.
Tom tam Mary'nin arkasında durdu.
Kriz ülkemizi doğrudan etkiledi.
Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında
Onlar doğrudan devlet başkanına sorular sorarlar.
Tom adliyenin tam önünde vurularak öldürüldü.
Arkasından Türkiye hemen bir dava açtı
Tom işten sonra hemen ofisi terk etti.
O, üniversiteyi terk ettikten sonra doğrudan evlendi.
Ben Tom'un hemen arkasındaydım.
Tam sobanın önünde dursa bile Tom hâlâ üşüyordu.
Haberi duyduktan hemen sonra ağlamaya başladı.
Tom sadece satılık olan büyük bir binanın önünde duruyordu.
- Bir kriz ufukta gözüktüğünde eylemlere odaklanmaya başlarım.
- Bir kriz an meselesiyken, eylemlere odaklanmaya başlarım.
Küçük hatalar hemen düzeltilmezse ciddi sorunlara yol açabilirler.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.