Translation of "Stand" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Stand" in a sentence and their turkish translations:

Er stand.

O, ayakta duruyordu.

Wer stand?

Kim ayakta durdu?

Tom stand.

Tom ayakta duruyordu.

- Tom stand still.
- Tom stand leise da.

Tom sessizce ayakta durdu.

- Tom stand kopf.
- Tom stand auf dem Kopf.

Tom başının üzerinde durdu.

- Tom stand früh auf.
- Tom stand zeitig auf.

Tom erken kalktı.

Tom stand an.

Tom kuyrukta durdu.

Sie stand auf.

O, ayağa kalktı.

Er stand auf.

- O uyandı.
- Yataktan kalktı.
- Uyandı.

Er stand abseits.

O uzak durdu.

Tom stand auf.

Tom kalktı.

Niemand stand auf.

Kimse kalkmadı.

Tom stand alleine.

Tom yalnız durdu.

Tom stand unbeweglich.

Tom dimdik ayakta durdu.

Tom stand dort.

Tom orada durdu.

- Was stand auf der Notiz?
- Was stand in der Mitteilung?
- Was stand in dem Bescheid?

- Not ne diyordu?
- Notta ne yazıyordu?

- Es stand zum Verkauf an.
- Sie stand zum Verkauf an.
- Er stand zum Verkauf an.

O satılıktı.

- Dort stand weinend ein Mädchen.
- Ein Mädchen stand weinend da.

Bir kız orada ağlayarak duruyordu.

Der Mann stand auf.

Adam ayağa kalktı.

Er stand hinter mir.

O benim arkamda durdu.

Er stand vor mir.

O benim önümde durdu.

Tom stand vor Maria.

Tom Mary'nin önünde duruyordu.

Tom stand hinter mir.

Tom arkamda durdu.

Stand Tom unter Drogen?

Tom uyuşturucu kullanıyor muydu?

Der Verkehr stand still.

Trafik durmuştu.

Tom stand schnell auf.

Tom çabucak ayağa kalktı.

Tom stand steif da.

Tom dimdik ayakta durdu.

Die Kühlschranktür stand offen.

Buzdolabı kapısı açıktı.

Tom stand am Zaun.

Tom çitin yanında duruyordu.

Tom stand im Dunkeln.

Tom karanlıkta duruyordu.

Tom stand vor mir.

Tom önümde duruyordu.

Tom stand im Stau.

Tom bir trafik sıkışıklığındaydı.

Ich stand langsam auf.

Ben yavaş yavaş ayağa kalktım.

Die Hintertür stand offen.

Arka kapı açıktı.

Mein Fenster stand offen.

Pencerem açıktı.

- Thomas stand in der Nähe des Eingangs.
- Tom stand am Eingang.

Tom girişe yakın duruyordu.

- Das rote Kleid stand ihr gut.
- Das rote Kleid stand ihr.

Kırmızı elbise onun üzerinde iyi görünüyordu.

Ich habe einen festen Stand.

Güzel ve geniş bir açı.

Das Haus stand in Flammen.

Ev alevler içindeydi.

Tony stand an der Tür.

Tony, kapıda durdu.

Er stand auf der Bergspitze.

Dağın tepesinde duruyordu.

Sein Haus stand in Flammen.

Onun evi yanıyordu.

Tom stand unter der Dusche.

Tom duştaydı.

Er stand an der Tür.

O, kapıda duruyordu.

Sie stand unter der Dusche.

O, duştaydı.

Er stand unter der Dusche.

O, duştaydı.

Sie stand vor dem Spiegel.

Aynanın önünde ayakta duruyordu.

Tom stand in der Türöffnung.

Tom girişte duruyordu.

Ich stand auf der Liste.

Listedeydim.

Der Weihnachtsmann stand im Garten.

Noel Baba bahçede duruyordu.

Die Tür stand sperrangelweit offen.

Kapı sonuna kadar açıktı.

Der Stand ist 1 : 0.

Durum 1:0.

Tom stand vor dem Spiegel.

Tom aynanın önünde durdu.

Toms Tür stand halb offen.

Tom'un kapısı kısmen açıktı.

Er stand hinter dem Stuhl.

O, sandalyenin arkasında durdu.

Sie stand vor der Klasse.

Sınıfın önündeki duraktaydı.

Er stand an der Straßenecke.

O sokak köşesinde duruyordu.

Sie stand immer früh auf.

O her zaman erken kalktı.

Er stand hinter der Tür.

O, kapının arkasında duruyordu.

Tom stand vor der Küchenspüle.

Tom mutfak lavabosunun önünde duruyordu.

Tom stand auf und ging.

Tom kalktı ve gitti.

Er stand dort eine Weile.

O, bir süre orada durdu.

Er stand ihr sehr nahe.

O ona çok yakın durdu.

Der Nikolaus stand im Garten.

Aziz Nikolas bahçede duruyordu.

Tom stand wie erstarrt da.

Dondu kaldı.

Tom stand in der Nähe.

Tom yakında durdu.

Tom stand vor Marias Haus.

Tom Mary'nin evinin önünde duruyordu.

Tom stand vor dem Mikrophon.

Tom mikrofonun önünde durdu.

Es stand nicht zum Verkauf.

Bu satılık değildi.

Das Schiff stand in Flammen.

Gemi yanıyordu.

Tom stand unmittelbar hinter Maria.

Tom tam Mary'nin arkasında durdu.

Er stand auf und ging.

- Kalkıp gitti.
- O kalktı ve gitti.

Ich stand Tom sehr nahe.

Tom'a çok yakındım.

Die amerikanischen Truppen hielten stand.

- Amerikan askerleri durumunu korudu.
- Amerikan askerleri haklı olduklarını iddia ettiler.

Das rote Kleid stand ihr.

Kırmızı elbise ona uydu.

Sie stand dicht bei ihm.

O ona yakın durdu.

Sie stand auf dem Kopf.

O, başının üzerinde durdu.

Tom stand immer früh auf.

Tom her zaman erken kalktı.

Tom stand dort eine Weile.

Tom bir süre orada durdu.

Die Tür stand halb offen.

Kapı yarı açıktı.

Tom stand einen Augenblick still.

Tom bir süre için hareketsiz durdu.

Tom stand hinter dem Tresen.

Tom tezgahın arkasında duruyordu.

- Er stand da mit einem leeren Blick.
- Er stand da mit einem abwesenden Blick.

Boş bir bakışla orada duruyordu.

Unser Aktienmarkt stand auf dem Kopf

Borsamız tepetaklak gitti

Die Königin stand neben dem König.

Kraliçe kralın yanında durdu.

Hier stand früher ein alter Tempel.

Burada eski bir tapınak vardı.

Das Zimmer stand lange Zeit leer.

Oda uzun süredir boş.