Translation of "Land" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Land" in a sentence and their turkish translations:

Ein Land ohne Bordell ist kein Land.

Genelevi olmayan bir ülke, ülke değildir.

Esssitten unterscheiden sich von Land zu Land.

Yeme alışkanlıkları ülkeden ülkeye değişir.

- Hat dein Land Atomwaffen?
- Hat Ihr Land Atomwaffen?
- Hat euer Land Atomwaffen?

Ülkeniz nükleer silahlara sahip mi.

Die sozialen Gepflogenheiten variieren von Land zu Land.

Sosyal gelenekler ülkeden ülkeye değişir.

- Niemand unterstützt mein Land.
- Keiner unterstützt mein Land.

Hiç kimse ülkemi desteklemez.

Verlasse dieses Land.

Bu ülkeyi terk et.

- Japan ist ein komisches Land.
- Japan ist ein merkwürdiges Land.
- Japan ist ein seltsames Land.
- Japan ist ein sonderbares Land.

Japonya tuhaf bir ülke.

- Er hat eine Menge Land.
- Er besitzt viel Land.

Onun bir sürü arazisi var.

Land der Freiheit, Land der Zukunft, ich begrüße dich!

Özgürlük ülkesi, geleceğin ülkesi, seni selamlıyorum!

- Er besitzt eine Menge Land.
- Er besitzt viel Land.

O birçok araziye sahip.

- Ich habe eine Menge Land.
- Ich habe viel Land.

Benim büyük bir arazim var.

- Das Land braucht eure Hilfe.
- Das Land braucht Ihre Hilfe.
- Das Land braucht deine Hilfe.

Ülkenin yardımına ihtiyacı var.

- Das ganze Land war eingeschneit.
- Das ganze Land war schneebedeckt.

Bütün ülke karla kaplıydı.

- Ich wohne auf dem Land.
- Ich lebe auf dem Land.

Ben kırsal kesimde yaşamaktayım.

- Niemand spricht über mein Land.
- Keiner spricht über mein Land.

Hiç kimse ülkem hakkında konuşmuyor.

- Niemand will mein Land erwähnen.
- Keiner will mein Land erwähnen.

- Kimse ülkemden söz etmek istemiyor.
- Kimse benim ülkemden söz etmiyor.

- Erzähl etwas von deinem Land.
- Erzähle was über dein Land.

Bana ülken hakkında bir şey söyle.

- Aus welchem Land kommst du?
- Aus welchem Land kommen Sie?

- Nerelisin?
- Hangi ülkeden geliyorsun?
- Hangi ülkedensin?

Regiert ihr Land gut;

ülkesini iyi yönetiyor,

Chaos plagt das Land,

Kargaşa her yeri etkisi altına aldı,

Chaos plagt das Land!

Kargaşa her yeri etkisi altına aldı!

Wale schießen an Land

balinalar karaya vuruyor

Ihm gehört dieses Land.

O, bu arazinin sahibidir.

Dieses Land gehört ihm.

O, bu toprağın sahibidir.

Ich fuhr aufs Land.

Ben kırsalda araba sürmeye gittim.

Ich liebe mein Land.

Ülkemi seviyorum.

Afrika ist kein Land.

Afrika bir ülke değildir.

Algerien ist mein Land.

Cezayir benim ülkem.

Niemand kennt mein Land.

Kimse ülkemi bilmiyor.

Niemand verteidigt mein Land.

Kimse ülkemi savunmuyor.

Keiner verteidigte mein Land.

Kimse ülkemi savunmadı.

Niemand vertraut meinem Land.

Hiç kimse ülkeme güvenmez.

Euer Land ist toll!

Senin ülken inanılmaz!

Mir gefällt dein Land.

Senin ülkeni seviyorum.

Dieses Land gehört Tom.

Tom bu araziye sahip.

Er verriet sein Land.

O, memleketine ihanet etti.

Sie verließen ihr Land.

Onlar ülkelerini terk ettiler.

Das ist unser Land.

Bu bizim ülkemiz.

Mein Land braucht mich.

Ülkemin bana ihtiyacı var.

Ich repräsentierte mein Land.

Ben ülkemi temsil ettim.

Wem gehört dieses Land?

Bu kimin arazisi?

Liebest du dein Land?

Ülkeni seviyor musun?

Europa ist kein Land.

Avrupa bir ülke değil.

Was für ein Land!

Ne ülke ama!

Wer regierte dieses Land?

Bu ülkeyi kim yönetti.

Dieses Land gehört mir.

Bu arazi bana ait.

Er besitzt viel Land.

O çok fazla arazi tutuyor.

Tom verriet sein Land.

- Tom ülkesine ihanet etti.
- Tom ülkesini sattı.

Welches Land ist das?

Bu hangi ülke?

- Wir bereisten das ganze Land.
- Wir reisten durch das ganze Land.

Biz ülke çapında seyahat ettik.

- Die Niederlande sind ein kleines Land.
- Holland ist ein kleines Land.

Hollanda küçük bir ülkedir.

- Tom ist für sein Land gestorben.
- Tom starb für sein Land.

Tom ülkesi için öldü.

- Isst man in deinem Land Seetang?
- Isst man in eurem Land Seetang?
- Isst man in Ihrem Land Seetang?

Ülkenizde deniz yosunu yer misiniz?

- Kasachstan ist das größte Land Mittelasiens.
- Kasachstan ist das größte Land Zentralasiens.

- Kazakistan, Orta Asya'daki en geniş ülkedir.
- Kazakistan Orta Asya'daki en büyük ülkedir.

Das würde mein Land zerstören.

Bu da ülkemi enkaza çevirir.

Und meinem geliebten Land, Bhutan --

ve sevgili ülkem Bhutan da yaşayan bu insanlar

Er regiert nicht das Land

memleketi o yönetmiyor ki

Im Wasser und an Land.

Hem suda hem de karada.

Der König regierte das Land.

Kral ülkeyi yönetti.

Es ist ein wunderschönes Land.

O güzel bir ülkedir.

Der Herzog besitzt viel Land.

Dük bir sürü arazi tutuyor.

Sie lebt auf dem Land.

O kırsalda yaşıyor.

Ich lebe auf dem Land.

Kırsal bir alanda yaşıyorum.

Ich will aufs Land ziehen.

Kırsala taşınmak istiyorum.

Ist Liechtenstein ein europäisches Land?

Liechtenstein bir Avrupa ülkesi midir?

Ich habe das Land verlassen.

Ülkeden ayrıldım.

Japan ist ein reiches Land.

Japonya, zengin bir ülkedir.

Jedes Land hat seine Nationalflagge.

Tüm ülkelerin kendi ulusal bayrağı vardır.

Dieses Land gehört Herrn Ikeda.

Bu arazi Bay Ikeda'ya aittir.

Das ist ein freies Land.

Bu özgür bir ülke.

China ist ein großes Land.

Çin büyük bir ülkedir.

Maria ist ihrem Land treu.

Mary ülkesine sadıktır.

Spanien ist ein europäisches Land.

İspanya bir Avrupa ülkesidir.

Japan ist ein schönes Land.

Japonya güzel bir ülkedir.

Deutschland ist ein kaltes Land.

Almanya soğuk bir ülkedir.

Sie kommen aus demselben Land.

Onlar aynı ülkeden geliyorlar.

Niemand wollte mein Land erwähnen.

Kimse ülkemden söz etmek istemedi.

Armenien ist ein bergiges Land.

Ermenistan dağlık bir ülkedir.

Das ganze Land will Frieden.

Bütün ulus barış istiyor.

Er floh aus seinem Land.

O, ülkesinden kaçtı.

Aus welchem Land kommst du?

- Nerelisin?
- Hangi ülkeden geliyorsun?

Ich möchte Ihr Land verstehen.

Ülkenizi tanımak istiyorum.

Brasilien ist ein großes Land.

Brezilya büyük bir ülke.

Tom hat eine Menge Land.

Tom'un bir sürü arazisi var.