Translation of "Hand" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Hand" in a sentence and their turkish translations:

Sie gingen Hand in Hand.

El ele gittiler.

Geht ihr Hand in Hand?

El ele yürüyor musunuz?

Hand drauf!

Anlaşalım.

- Hebe deine Hand.
- Heben Sie Ihre Hand.

Elini kaldır.

Liebe und Eifersucht gehen Hand in Hand.

Aşk ve kıskançlık bir aradadır.

Das frisch getraute Paar ging Hand in Hand.

Yeni evli çift el ele yürüdü.

Theorie und Praxis sollten Hand in Hand gehen.

Teori ve pratik el ele gitmeli.

Nimm meine Hand.

Elimi tut.

Hand aufs Herz!

- Dürüst olalım.
- Dürüst olalım!

Öffne deine Hand.

Elini aç.

Halte meine Hand!

Elimi tut.

- Hebe deine rechte Hand.
- Heben Sie die rechte Hand.

Sağ elinizi kaldırın.

- Gib mir deine Hand.
- Geben Sie mir Ihre Hand.

Elini ver bana.

- Heben Sie die linke Hand!
- Hebe die linke Hand!

Sol elinizi kaldırın.

Die Kindergartenkinder gingen Hand in Hand im Park spazieren.

Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

- Ich möchte deine Hand halten.
- Ich möchte Ihre Hand halten.

Elini tutmak istiyorum.

- Eine Hand wäscht die andere.
- Eine Hand wäscht die andere!

Bir el diğerini yıkar.

- Ich ließ Toms Hand los.
- Ich habe Toms Hand losgelassen.

- Tom'un elini bırakmıştım.
- Tom'un elini bıraktım.

Seitlich an meiner Hand.

Elimin tam kenarından ısırdı.

Sie nahm meine Hand.

- O benim elimi tuttu.
- O, elimi tuttu.

Johannes’ Hand ist sauber.

John'un eli temiz.

Er berührte meine Hand.

O, elime dokundu.

Sie berührte meine Hand.

Elime dokundu.

Sie ergriff meine Hand.

O, elimden yakaladı.

Sie ergriff seine Hand.

O onun elini yakaladı.

Er ergriff ihre Hand.

O onun elini tuttu.

Sie hob die Hand.

O elini kaldırdı.

Er ergriff meine Hand.

O, elimden yakaladı.

Lass meine Hand los!

Elimi bırak.

Reich ihm die Hand!

- Onunla tokalaş.
- Onunla el sıkış.

Hebe deine rechte Hand.

- Sağ kolunuzu kaldırın.
- Sağ kolunu kaldır.

Tom ergriff Marias Hand.

Tom, Mary'nin elini yakaladı.

Tom berührte meine Hand.

Tom elime dokundu.

Tom ergriff meine Hand.

Tom elimi tuttu.

- Bitte lassen Sie meine Hand los.
- Lass bitte meine Hand los.

Lütfen elimi bırak.

- Er hob seine Hand.
- Er zeigte auf.
- Er hob die Hand.

O elini kaldırdı.

- Er hat mir die Hand geküsst.
- Er hat meine Hand geküsst.

Elimi öptü.

- Zeig mir deine rechte Hand.
- Zeigen Sie mir Ihre rechte Hand.

Bana sağ elini göster.

- Ich möchte wirklich deine Hand halten.
- Ich möchte wirklich Ihre Hand halten.
- Ich hielte sehr gerne deine Hand.

Gerçekten elini tutmak istiyorum.

- Macht und Geld sind untrennbar.
- Macht und Geld gehen Hand in Hand.

Güç ve para ayrılmaz.

- Sie hat Blumen in ihrer Hand.
- Sie hat Blumen in der Hand.

Onun elinde çiçekler var.

- Tom gibt dem Geschäftsführer die Hand.
- Tom schüttelt dem Geschäftsführer die Hand.

Tom yöneticiyle el sıkışıyor.

- Was hast du in der Hand?
- Was haben Sie in der Hand?

Elinde ne var?

- Hast du dies von Hand genäht?
- Haben Sie das von Hand genäht?

- Bunu elle mi diktin?
- Bunu elinle mi diktin?

Heben Sie einfach die Hand.

Sadece elinizi kaldırın.

Wenn Du meine Hand nimmst,

Elimi tut,

An einer Hand abzählen können.

Bir elin parmakları kadar.

Ich habe meine Hand noch.

Elim yerinde duruyor.

Er nimmt eine Hand darauf

bu işe bir el atar

Und bedeckte meine ganze Hand.

Ve bütün elimi kapladı.

Meine rechte Hand ist taub.

Benim sağ elim uyuşmuş.

Er hielt fest meine Hand.

O, sıkıca elime tutundu.

Sie gab mir die Hand.

Elimi sıktı.

Tom streckte die Hand aus.

Tom elini uzattı.

Nimm die Hand da weg!

Elini indir.

Wir gaben uns die Hand.

Tokalaştık.

Tom gab jedem die Hand.

Tom herkesle tokalaştı.

Tom hob seine rechte Hand.

Tom sağ elini kaldırdı.

Warum hältst du ihre Hand?

Neden onun elini tutuyordun?

Warum hältst du seine Hand?

Neden onun elini tutuyordun?

Meine linke Hand ist taub.

Sol elim uyuşuk.

Du darfst meine Hand küssen.

Elimi öpebilirsin.

Eine Hand wäscht die andere.

- Sen beni kollarsan ben de seni kollarım.
- Sen beni kolla ben de sen, kollayayım.
- Al gülüm ver gülüm.

Darf ich deine Hand halten?

Elini tutabilir miyim?

Sie gab ihm die Hand.

O, onunla tokalaştı.

Tom hob schüchtern die Hand.

Tom utangaç bir biçimde elini kaldırdı.

Maria hob schüchtern die Hand.

Mary utanarak elini kaldırdı.

Die Hand hat fünf Finger.

Elde beş parmak vardır.

Kann ich deine Hand halten?

Elini tutabilir miyim?

- Er nahm sie bei der Hand.
- Er hat sie an die Hand genommen.

O onu eliyle götürdü.

- Könntest du mir mal zur Hand gehen?
- Könntest du mal mit Hand anlegen?

Bana yardım edebilir misin?

- Lass bitte meine Hand nicht los!
- Lassen Sie bitte meine Hand nicht los!

Lütfen elimi bırakma.

Wann bist du das letzte Mal mit jemandem Hand in Hand spazieren gegangen?

En son ne zaman birisiyle el ele dolaştın?

- Sie hat eine Blume in der Hand.
- Sie hat eine Blume in ihrer Hand.

O, elinde bir çiçeğe sahiptir.

- Tom gab Maria einen Handkuss.
- Tom küsste Maria die Hand.
- Tom küsste Marias Hand.

Tom Mary'nin elini öptü.

- Ihm fiel das Glas aus der Hand.
- Das Glas fiel ihm aus der Hand.

Bardak onun elinden düştü.

Genau an der Seite meiner Hand.

Elimin tam kenarından ısırdı.

Lass uns unsere Hand so machen

elimizi bu şekilde yapalım

Maria wog es in der Hand.

Mary onu elinde tarttı.

Nein, es ist aus zweiter Hand.

Hayır, o ikinci el.

Er nahm mich bei der Hand.

O beni elimden tuttu.

Ich werde um ihre Hand anhalten.

Ona evlenme teklif edeceğim.

Sie verbrannte sich die linke Hand.

O, sol elini yaktı.

Er gab dem Bürgermeister die Hand.

O, belediye başkanı ile tokalaştı.

Er hob die Hand und lächelte.

O, elini kaldırdı ve gülümsedi.

Ich möchte Tom die Hand geben.

Tom'la tokalaşmak istiyorum.

Ich will nur ihre Hand halten.

Sadece onun elini tutmak istiyorum.

Alles war von langer Hand vorbereitet.

Her şey çok önceden hazırlanmıştı.

Tom hat mir die Hand geküsst.

Tom elimi öptü.

Tom hat um meine Hand angehalten.

Tom kendisiyle evlenmemi istedi.

Sie hat etwas in ihrer Hand.

Onun elinde bir şeyi var.

Sie schreibt mit der linken Hand.

O, sol eliyle yazı yazar.