Examples of using "Drauf" in a sentence and their turkish translations:
Anlaşalım.
S*ktir et.
Onu ittir.
Sözüme güven.
Buna güven.
Bu da buraya giriyor.
Bunun üzerine oturmayın.
- Ben onun için sabırsızlanıyorum.
- Ben ona can atıyorum.
- Ben onu dört gözle bekliyorum.
Kaba bir tahminde bulunun.
Bu da buraya giriyor.
Onu şimdi hatırlayamıyorum.
Onun üzerine bahis oynamazdım.
Tinder? S*ktir et, bu kadar.
Bak ne diyeceğim? S*ktir et.
Ben onu sabırsızlıkla bekliyordum.
Buna bakmak ister misin?
O sizinle karşılaşmak için hevesliydi.
Şuna bir göz at, lütfen.
Onun üzerine oturmuş olmalıyım.
Tom seninle tanışmaya istekliydi.
Facebook: S*ktir et, Facebook çıktı.
Baksanıza, diş izleri var! Gördünüz mü?
Göz atmama izin ver.
- Duruma göre değişir.
- Değişir.
Dosdoğru git.
Benim adım ve adresim onun üstündedir.
O gitmek üzere.
Ne güzel bir gün! Ben kendimi harika hissediyorum!
S*ktir et, bu kadar. Sonuna geldik.
Ona güvenme.
Özellikle onu yapmak istemiyorum.
Bir göz atmamın bir sakıncası var mı?
Bu sabah kötü bir ruh hali içindesin gibi görünüyorsun.
Bu konuda bahse girmezdim.
Tom sadece Fransızca biliyor.
Onun gelirinin çoğunluğu onun kirasını ödemeye gider.
Tom ve Mary'nin John'u öldüreceğini düşündüm.
O, yola çıkmak üzere.
Onu sabırsızlıkla bekliyorum.
Karınla birlikte fotoğrafların var mı?
Tüm para giysilere harcandı.
Onunla olduğu tüm fotoğrafları en küçük parçalarına kadar yırttı.
Sırf sinir etmemek için, ne çok bekler insan diğeri arasın diye.
Eğer umursamaz bir şekilde "Erkek arkadaşın var mı?" diye sorarsan, o savunmaya geçecek ve "Neden soruyorsun?" diyecektir.
Bu gece kesinlikle mutlu görünüyorsun.
Onu giy.