Translation of "Tremper" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Tremper" in a sentence and their turkish translations:

Je me suis fait tremper.

Sırılsıklam oldum.

Fais-les tremper pendant la nuit.

Geceden ıslatın.

Tom aime tremper son biscuit dans son café.

- Tom bisküvisini kahvesine batırmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine bandırmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine banmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine daldırmaktan hoşlanır.

Vous avez une épicondylite. Faites tremper votre bras dans de l'eau chaude.

Senin tenisçi dirseğin var. Kolunu sıcak suya batır.

Les enfans doivent toujours tremper leur vin, au moins de deux tiers d'eau.

Çocuklar her zaman şaraplarını en az üçte iki suyla karıştırmalılar.

- Je me suis fait tremper.
- Je me suis trempé.
- Je me suis trempée.

- Ben iliklerime kadar ıslandım.
- Ben sırılsıklam ıslandım.