Examples of using "Moins" in a sentence and their turkish translations:
Onlar az kazanıyorlar.
daha fazla ameliyat gerçekleştirdiler.
Tom yavaşlıyor.
Onlar en azından beni dinledi.
birazcık az kalıyor
O gerçekten kapalıydı.
En azından dene.
Okumak için gittikçe daha az zamanım oluyor.
Bu günlerde bana gittikçe daha az sıklıkta yazıyor.
En az pahalı olanını istiyorum.
Hangisi daha ucuz?
En azından deneyebilir misin?
En az 250 kelime yazın.
Güneş enerjisi her yıl daha ucuzluyor.
Bir yıldan kısa bir sürede,
Aynı zamanda daha az miktarda salınım demek.
en azından ön -
Daha az sigara içmelisin.
Bu mümkün mü ya?
Hava sıfırın altında otuz derecedir.
Bazen çokluk azlıktadır.
En azından bana cevap ver.
Sıfırın altında altı derece.
Biz daha az tüketmeliyiz!
Jean Alice'den daha az seyahat eder.
bu ekonomi için gittikçe daha önemsiz biri haline gelirsin.
Aileler gittikçe daha az çocuk sahibi olmaya başladı.
Senden daha az kitabım var.
Lütfen sessiz olun.
En azından "teşekkür ederim" diyebilirsin.
En azından onunla konuşayım.
En azından bana bir şans ver.
En azından hiç kimse yaralanmadı.
Her zamankinden daha az karımız var.
Onun hakkında ne kadar çok düşünürsem, onun hakkında o kadar az anlarım.
Ama en azından işe yarıyor.
Bugün ise %10'dan daha azı bu durumda.
çok daha az önyargı geliştiriyorlar.
Kendisi, daha az korkutucu bir seçenek.
eskiden kullandıkları bir yöntem.
gün geçtikçe ucuzluyor.
bir an geldi.
Daha az sabırsız olmalısın.
En az on kitabım var.
- Onu ne kadar çok düşünürsem, ondan o kadar daha az hoşlanırım.
- Onu ne kadar çok düşünürsem, o kadar az hoşlanıyorum.
En azından mutlu öleceğim.
O bir dizelden daha az ekonomiktir.
Dokuz eksi altı kaçtır?
Daha az iç ve daha fazla uyu.
Tom, Mary'den daha az yer.
Gümüş altından daha ucuza mal olur.
Bu restoran daha az pahalıdır.
Ben şimdi mutlu değilim.
Senden az param var.
En azından özür dileyebilirdi.
Eski ofis daha az aydınlatılmıştı.
O en azından dürüst.
En azından özür diledi.
ve karşılığında bizim adımıza gittikçe daha azını istiyor.
En azından yapabileceğimiz bu.
Daha ucuz bir şeyin var mı?
Bir tane eksik var.
Aslında biraz ciddiydim.
- En azından duş almalıydın.
- Hiç olmazsa duş alabilirsin.
- Hiç değilse duş alabilirsin.
- En azından duş alabilirsin.
Beni hiç bilmiyor musunuz?
Hiç dışarı çıktın mı?
Hiç olmazsa zamanında gelmeye çalış.
En azından bir kravat takmalısın.
Onu zerre kadar tanıyor musun?
Hiç konuştunuz mu?
- Bizim kaçışımız bir mucizeden başka bir şey değildi.
- Bizim kaçışımız tam anlamıyla bir mucizeydi.
- Bizim kaçışımız mucizeden başka bir şey değildi.
daha az hastaneye gitmenizden kaynaklanıyor.
kötü haberden öğrenmede en kötüleriydi
ve öğretmenlere çok daha az ücret veriyorlar.
Belki de öyle olduğunu düşündüm.
fire vermeleri az,
sadece Gansu'daki 1000 okuldan biri.
Bugün 40 saatten daha az çalışıyorlar.
vurguluyorum en az 2 gün
Lütfen daha yavaş konuşun.
Ondan daha az güzel değilsin.
Bu, mucizeden başka bir şey değil.
En az beş dolara mal olur.
Saat dokuza beş var.
Saat 11'e 10 dakika var.
O benden daha az zeki.
Bu ikisinden daha ucuz olanıdır.
Ne kadar çok düşünürsem o kadar az anlarım.
- Onu ne kadar çok dinlersem,ondan o kadar daha az hoşlanırım
- Onu ne kadar çok dinlersem, onu o kadar daha az seviyorum.
Daha az pahalı olanları var mı?
En azından "teşekkürler" diyebilirdin.
O on beş dolardan daha azdı.
En azından seni görebiliyorum.
- En azından oturabilir miyiz?
- Otursak bari?