Translation of "Biscuit" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Biscuit" in a sentence and their turkish translations:

Prends un biscuit !

Bir kurabiye ye.

Biscuit est mon chien.

Cookie benim köpeğimdir.

J'avais un chien dénommé Biscuit.

Benim Cookie adında bir köpeğim vardı.

Qui a mangé le dernier biscuit ?

Son kurabiyeyi kim yedi?

J'ai eu un chat dénommé Biscuit.

Cookie adında bir kedim vardı.

Maman, Tom a mangé mon biscuit.

Anne, Tom benim kurabiyemi yedi.

- Il y a un biscuit sous la table.
- Un biscuit se trouve sous la table.

Bir kurabiye masanın altındadır.

Il y a un biscuit sous la table.

Masanın altında bir kurabiye var.

Tom aime tremper son biscuit dans son café.

- Tom bisküvisini kahvesine batırmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine bandırmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine banmayı sever.
- Tom bisküvisini kahvesine daldırmaktan hoşlanır.

L'American Biscuit Company a déposé la marque de manière évidente

American Biscuit Company, markayı belirgin bir şekilde tescil etti

Les bretzels salés étaient le biscuit apéritif préféré des enfants.

Tuzlu krakerler çocukların en sevdiği abur cuburdu.

Aux Pays-Bas, si un enfant insiste trop pour demander un biscuit, il peut être puni et alors il n'aura pas de biscuit.

Hollanda'da bir çocuk kurabiye istemek konusunda fazla ısrarcı davranıyorsa cezalandırılabilir ve kurabiye alamaz.

« Maman, est-ce que je peux manger un biscuit ? » « Non. Il ne faut pas manger entre les repas. »

"Anne, bir bisküvi alabilir miyim lütfen?" "Hayır, alamazsın; öğünler arasında yememen gerekir"