Translation of "Remarquer" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Remarquer" in a sentence and their turkish translations:

- Quelqu'un va vous remarquer.
- Quelqu'un va te remarquer.

Biri sizi fark edecek.

- Ils auraient dû me remarquer.
- Elles auraient dû me remarquer.

Onlar beni fark etmeliydi.

Donc pourquoi le remarquer ?

ne diye onu fark edebilirdim ki?

Mon entourage va les remarquer.

Etrafımdaki insanlar da farkına varacak

J'aurais dû le remarquer avant.

Bunu daha önce fark etmeliydim.

Et les journaux vont les remarquer.

ve gazeteler zaten bunları farkına varacak.

- Elle fut la première à le remarquer.
- Elle a été la première à le remarquer.

Ona dikkat edecek ilk kişiydi.

Je n'ai pas pu m'empêcher de remarquer

Yine de fark etmeden edemediğim şey

Il courut à côté, sans la remarquer.

Onu fark etmeden hızla geçti.

- Personne ne va remarquer.
- Personne ne remarquera.

Kimse fark etmeyecek.

Il était trop occupé pour le remarquer.

Bunu fark edemeyecek kadar çok meşguldü.

Il est forcé de remarquer votre erreur.

Onun hatanı fark etmesi kesin.

Elle essaie juste de se faire remarquer.

Sadece dikkat çekmeye çalışıyor.

J'ai commencé à remarquer que j'avais des pulsions méchantes,

Sonra kötü içgüdülerim olduğunu fark etmeye başladım,

Une jolie fille comme toi se fera sûrement remarquer.

Senin gibi güzel bir kız kesinlikle fark edilir.

Elle le dépassa en marchant, sans même le remarquer.

Onu fark etmeden onun yanından geçti.

Que nous faut-il pour les voir et les remarquer,

Onlar şiddetin kurbanı veya uygulayıcısı olmadan önce

Qui, permettez-moi de le faire remarquer, représente trois idées :

ki TED'in açılımında bile üç fikir var:

remarquer qu'il n'y a pas de rails sous le train,

trenin altında ray olmadığını,

Soit je ne faisais que les remarquer, soit ils empiraient,

ya bunları fark ediyordum ya da daha kötüye gidiyorlardı,

L'enseignant fit remarquer les fautes grammaticales commises par les étudiants.

Öğretmen öğrenciler tarafından yapılan gramatik hataları gösterdi.

On se met à remarquer des choses comme : « Mon robot est trop petit. »

"Robotum biraz kısa sanki" gibi şeyler fark etmeye başlıyorsun.

Tom ne pouvait pas s'empêcher de remarquer toutes les belles femmes sur la plage.

Tom sahildeki bütün güzel kadınları fark etmekten kendini alamadı.

Un Napoléon furieux a fait remarquer: «Ney en sait moins sur le soldat que le dernier batteur

Öfkeli bir Napolyon, "Ney askerlik hakkında son katılan davulcu çocuktan daha az şey biliyor" dedi

L'éléphant et la girafe n'eussent-ils pas d'ancêtre commun, comment quelqu'un aurait-il pu remarquer qu'ils avaient exactement le même nombre de vertèbres dans le cou ?

Fil ve zürafanın ortak ataları olmasaydı biri onların boyunlarında tam eşit sayıdaki omurgaya sahip olduklarını muhtemelen nasıl fark edebilirdi?