Translation of "Révèle" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Révèle" in a sentence and their turkish translations:

Révèle de belles images

hoş görüntüler ortaya çıkarıyor

Révèle un monde nocturne caché.

...gizli gece dünyasını ortaya çıkarır.

La lumière ultraviolette révèle des chasseurs cachés.

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

Une caméra ultrasensible révèle ce monde glacé.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Accélérer le temps révèle leur secret mortel.

Zamanı hızlandırınca ölümcül sırları ortaya çıkıyor.

L'imagerie thermique révèle qu'elle a tué une proie.

Termal görüntüleme avının taze olduğunu gösteriyor.

Mais le soleil révèle la silhouette de l'otarie.

Fakat alçalan güneş fokun silüetini ortaya çıkarıyor.

La nature se révèle à nous de façon unique

Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda

Où Lannes se révèle un officier courageux et actif.

Doğu Pireneler cephesinde İspanyollarla savaşmak için gönderildi .

La lumière infrarouge, invisible pour les singes, révèle leurs perchoirs.

Maymunların algılamadığı kızılötesi ışık tünedikleri yerleri ortaya çıkarıyor.

En explorant de nuit, on révèle également de nouveaux comportements.

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

L'imagerie thermique révèle un réseau de capillaires proche de sa peau

Termal görüntüleme, deriye yakın bir kılcal damar ağının...

Une caméra ultrasensible révèle une mère ourse polaire et ses deux petits

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

Plus haut, une caméra thermique révèle un autre chasseur tapi dans les ombres.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Cependant, Saladin, 31 ans, se révèle être plus que ce qu'al-Adid a négocié.

Ancak, 31 yaşındaki Saladin Adid’in pazarlık ettiği şeyden daha fazlası olun.

L'imagerie thermique révèle une stratégie remarquable. La lionne se sépare de sa troupe désordonnée.

Termal görüntüleme, şahane bir stratejiyi gözler önüne seriyor. Dişi aslan, intizamsız sürüden ayrılıyor.

Révèle au monde le premier ascenseur de sécurité dans le l'an mil huit cent soixante-dix et réussit

kaldıramadılar . Yıl bin sekiz yüz yetmiş ve Taylor'ın New York'taki yeni mağazasına

Elle n'est apparente que la nuit tombée. Baigner le récif dans la lumière bleue révèle ce qu'il s'y passe.

Bu savunma ancak karanlık çökünce belli olur. Resife mavi ışık vurunca neler olduğu gözler önüne serilir.