Translation of "Lointain" in Turkish

0.002 sec.

Examples of using "Lointain" in a sentence and their turkish translations:

C'est toujours quelque chose de lointain.

her zaman uzakta bir şey.

S'écraser sur la lune ou être projeté dans l'espace lointain.

aya çarpabilir veya uzayın derinliklerine fırlatılabilir.

De travailler dur pour que ça paye dans un futur lointain.

para ödenmesi için çok çalışmasını söylemek epey zor.

Cet étranger lointain et le nôtre ne sont plus les mêmes maintenant.

O uzaktaki uzaylıyla bizim şimdimiz aynı değildir.

- Nous pouvons voir l'île au loin.
- Nous pouvons voir l'île dans le lointain.

Uzaktaki adayı görebiliyoruz.

Les activistes ont été aperçu dans un coin lointain de la jungle brésilienne.

- Aktivistler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.

Lorsque nous avons vu de la lumière au lointain, nous nous sommes sentis soulagés.

Uzakta bir ışık gördüğümüzde rahatladık.

La jeune fille, soutenue par Tom, demeura quelques instants sans parler, regardant l'ile qui fuyait dans le lointain.

Tom tarafından bakılan genç kadın ufukta kaybolan adaya bakarken, bir süre konuşmadan kaldı.