Translation of "L'opportunité" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "L'opportunité" in a sentence and their turkish translations:

L'opportunité est trop belle.

Bu, kaçırılmayacak kadar iyi bir fırsat.

Il me faut saisir l'opportunité.

Göze almak zorundayım.

Ils veulent avoir l'opportunité d'apprendre l'agriculture moderne.

Modern tarımı öğrenme şansına sahip olmak istiyorlar.

Donne à la personne l'opportunité d'être introspective,

kişiye iç gözlemini yapma imkanı veriyor,

Je leur donne l'opportunité d'investir dans une idée

Dünyayı daha iyi bir hale getirecek bir fikre

Je déplore avoir manqué l'opportunité de la rencontrer.

Onunla tanışma fırsatını kaçırdığım için üzgünüm.

L'été dernier, j'ai eu l'opportunité de visiter Londres.

Geçen yaz Londra'yı ziyaret etme fırsatım vardı.

Ont l'opportunité de travailler aux côtés de jeunes professionnels

yan yana çalışma imkânı ediniyorlar,

J'ai donné à Tom l'opportunité de travailler avec moi.

Tom'a benimle çalışması için bir şans verdim.

Je suis content d'avoir l'opportunité de travailler avec vous.

Seninle çalışma fırsatı için memnun oldum.

- Je peux le faire si tu m'en laisses l'opportunité.
- Je peux le faire si vous m'en laissez l'occasion.

Bana bir şans verirsen onu yapabilirim.