Translation of "Aura" in Turkish

0.043 sec.

Examples of using "Aura" in a sentence and their turkish translations:

Il aura peur.

Korkacak.

Elle aura froid.

Üşüyecek.

Tom en aura besoin.

Tom'un bunlara ihtiyacı olacak.

La cérémonie aura lieu demain.

Düğün yarın olacak.

La réunion aura lieu demain.

Toplantı yarın olacak.

Il aura écrit une lettre.

O bir mektup yazmış olacak.

Il y aura un problème.

Bir sorun olacaktır.

Il y aura d'autres occasions.

Başka fırsatlar olacak.

Il n'y aura pas d'ambiguïté.

Hiçbir belirsizlik olmayacak.

Il y aura un léger changement.

o ince tersine dönüşü yapacak.

Il y aura une grande distance

büyük bir mesafe olacaktır

Sinon il n'y aura aucune possibilité

yoksa imkanı yok çıkıcak

La conférence aura lieu à Tokyo.

Konferans Tokyo'da düzenlenecek.

Le concert aura lieu dimanche prochain.

Konser önümüzdeki pazar günü gerçekleşecek.

Elle aura 17 ans l'an prochain.

Gelecek yıl o on yedi olacak.

Il aura fait son devoir demain.

Yarına kadar ev ödevini bitirmiş olacak.

Quel effet cela aura-t-il ?

Bunun nasıl bir etkisi olacak?

Tom aura besoin de ton aide.

Tom'un yardımına ihtiyacı olacak.

Ken aura 15 ans l'année prochaine.

Ken gelecek yıl on beş olacak.

Il y aura beaucoup de dépenses.

Bir sürü gider olacak.

Marafon aura cent ans l'année prochaine.

Marafon gelecek yıl yüz yaşına girecek.

Le débat aura lieu ce soir.

Görüşme bu gece olacak.

Tom aura besoin d'aller plus loin.

Tom'un daha da ileri gitmesi gerekecek.

Tom aura trente ans l'année prochaine.

Tom gelecek yıl otuz olacak.

Il y aura du soleil demain ?

Yarın güneşli olacak mı?

- Quand aura lieu votre fête de l'école ?
- Quand aura lieu la kermesse de ton école ?

Okul festivaliniz ne zaman?

Il y aura toujours de la fraude

Yine sahtekârlık olacak

Dit qu'il aura besoin de 30 fois

30 katı ihtiyaç olacağını söylüyor

Quand le concert aura-t-il lieu ?

Konser ne zaman düzenlenilecek?

Il y aura une éclipse lunaire demain.

Yarın bir ay tutulması olacak.

Elle aura dix-sept ans en février.

Önümüzdeki şubat ayında on yedi yaşında olacak.

Il aura dix ans en avril prochain.

- Gelecek nisanda on yaşında olacak.
- Önümüzdeki nisan ayı on yaşında olacak.

Y aura-t-il des dommages définitifs ?

Herhangi bir kalıcı hasar olacak mı?

Tom reviendra quand il en aura envie.

Tom canı istediği zaman geri gelecek.

Au pire, il aura une note moyenne.

En kötü ihtimalle vasat bir not alır.

Ma sœur aura treize ans l'été prochain.

Kız kardeşim gelecek yaz 13 yaşında olacak.

Le mariage aura lieu au printemps prochain.

Düğün, önümüzdeki bahar gerçekleşecek.

Sa fête d'anniversaire aura lieu demain soir.

Onun doğum günü partisi yarın akşam gerçekleşecek.

On aura besoin de plus de temps.

Daha çok zamana ihtiyacımız var.

- Ça arrivera.
- Ça surviendra.
- Ça aura lieu.

Bu olacak.

Il n'y aura pas de prochaine fois.

Bir dahaki sefer olmayacak.

Y aura-t-il jamais un mieux ?

Hiç daha iyi biri olacak mı?

Sans farine, il n'y aura pas de pain

Un olmazsa ekmek olmayacak

La conférence aura lieu à Tokyo après-demain.

Konferans öbür gün yapılacak.

Dans dix ans notre ville aura beaucoup changé.

On yıl içinde şehrimiz çok değişecek.

Il y aura probablement de fortes pluies demain.

Yarın şiddetli yağış bekliyoruz.

Elle aura sans doute vécu de meilleurs jours.

O daha iyi günler görmüş olmalı.

Il y aura un contrôle de math demain.

Yarın bir matematik sınavı olacak.

Il semble qu'il y aura bientôt une tempête.

Yakında bir fırtına olacak gibi görünüyor.

La prochaine réunion aura lieu le dix juin.

Sonraki toplantı on haziranda olacak.

La prochaine réunion aura lieu dans quelques jours.

Sonraki toplantı birkaç gün içinde gerçekleşecek.

La fête de mariage aura lieu à Montmartre.

Evlilik resepsiyonu Montmartre'de gerçekleşecek.

Elle aura besoin d'une voiture la semaine prochaine.

Önümüzdeki hafta bir arabaya ihtiyacı olacak.

Fais attention, car il y aura des difficultés.

Dikkat edin, çünkü zorluklar olacak.

Combien de personnes pensez-vous qu'il y aura ?

Kaç kişi olacağını düşünüyorsun?

Pouvez-vous estimer quel retard aura le train ?

Trenin ne kadar geç kalacağını tahmin edebilir misiniz?

Il y aura du lait et des biscuits.

Süt ve kurabiyeler olacak.

J’espère qu’il n’y aura pas d’effusion de sang.

Öldürme olmayacığını umuyorum.

Tom aura 30 ans trois jours avant Noël.

Tom Noelden üç gün önce 30 yaşına basıyor.

Y aura-t-il jamais une paix mondiale ?

Hiç dünya barışı olacak mı?

Je ne pense pas que Tom aura peur.

Tom'un korkacağını sanmıyorum.

- Il y aura une crise énergétique dans l'avenir proche.
- Il y aura une crise de l'énergie dans un avenir proche.

Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.

Plus il y aura de femmes exigeant cette information,

Kadınların bu bilgiyi daha çok istemesi,

La moitié de ces soi-disant experts aura tort.

Bu uzman addedilenlerin yarısı hatalı çıkacak.

Fille d'un sénateur, avec qui il aura 5 enfants.

Louise-Antoinette Guéheneuc ile yeniden evlendi

Y aura-t-il quoi que ce soit d'autre ?

Başka bir şey olacak mı?

En 2020, la population de cette ville aura doublé.

2020 yılına kadar, bu şehrin nüfusu iki katına çıkmış olacak.

Il aura bientôt quitté la maison de ses parents.

O yakında anne ve babasının evini terk edecek.

Saison des pluies ou pas, la partie aura lieu.

Yağmur yağsın ya da yağmasın, oyun düzenlenecek.

J'espère qu'il y aura le moins de morts possible.

Umarım ölümlerin sayıları mümkün olduğunca düşük olacaktır.

Est-ce qu'il y aura du temps humide aujourd'hui ?

Bugün yağmurlu olacak mı?

Ce nouveau traitement aura la même qualité, la même efficacité

Bu yeni tedavi, birinci ya da üçüncü dünya ülkelerinde

Si on parvient à l'atteindre, on aura accompli notre mission.

Ona ulaşabilirsek görevimiz başarıya ulaşmış olur.

Il y aura toujours un endroit où je pourrai aller

benim gidecek bir yerim hep olacak

Je suis convaincu qu'il n'y aura pas de guerre mondiale.

Bir dünya savaşı olmayacağından eminim.

La partie aura lieu, qu'il pleuve ou qu'il fasse beau.

Ne olursa olsun, oyun oynanacak.

Nous espérons vraiment qu'il n'y aura pas une autre guerre.

Biz gerçekten bir savaş daha patlak vermeyeceğini umuyoruz.

Y aura-t-il la moindre nourriture à la fête ?

Partide hiç yiyecek olacak mı?

Le mariage aura lieu dans une église du XVIIe siècle.

Düğün bir 17.yüzyıl kilisesinde düzenlenecek.

Cette année, il y aura une énorme récolte de maïs.

Bu yıl dev bir mısır mahsulü olacak.

Savez-vous quelle attente il y aura pour un taxi ?

Taksi beklemek ne kadar zaman sürer?

- Qui sème le vent, récolte la tempête.
- Celui qui cause des problèmes aura des problèmes.
- Celui qui cause des ennuis aura des ennuis.

Soruna sebep olan sorunun kurbanı olacaktır.

Mais votre cerveau aura changé d'une manière qui lui est unique.

Fakat her biriniz beyninizi farklı şekilde değiştireceksiniz.

J'espère qu'il y aura ici une station de métro dans l'avenir.

Gelecekte burada bir metro istasyonu olacağını umuyorum.

Si elle retourne en France, elle y aura été trois fois.

O Fransa'yı tekrar ziyaret ederse, oraya üç kez gitmiş olacak.

Il aura dépensé tout son argent d'ici la fin du mois.

Ay sonuna kadar bütün parasını harcamış olacak.

Je ne pense pas vraiment qu'il y aura le moindre problème.

Gerçekten herhangi bir sorun olacağını sanmıyorum.

- Il ne t'aura rien donné.
- Il ne vous aura rien donné.

Sana bir şey vermiş olmayacağız.

- Il va y avoir des conséquences.
- Il y aura des conséquences.

Sonuçlar olacaktır.

Avec un peu de chance, il n'y aura pas d'école demain.

Umarım, yarın okul olmayacak.

- Il y en aura trois.
- Ils seront au nombre de trois.

Üç olacak.

Sera la première du Moyen-Orient. On prévoit que le projet aura

var.Ayrıca Faw bölgesindeki sanayi kenti Ortadoğu'da ilk

Il aura sûrement la puce à l'oreille si je suis avec toi.

Eğer seninle olursam o bir bit yeniği olduğundan emin olacak.

En l'an deux-mille-douze, il y aura des voitures volantes partout.

2012 yılında her yerde uçan arabalar olacak.