Examples of using "Froid" in a sentence and their turkish translations:
Üşüyorum.
Hava soğuk.
Üşümüş hissedeceksin.
Sen üşüyorsun.
Gerçekten üşüyorum.
Onlar üşüyecekler.
Ben üşüdüm.
Üşüyorum.
Bugün hava soğuk.
Kahve soğuk.
Soğuk muydu?
Çok soğuk!
ve ben oldukça üşüyorum.
Soğuk hava geliyor.
Ben çok üşümüş hissediyorum.
Hava soğuk.
Üşüyecek.
- Ben soğuğu severim.
- Soğuğu seviyorum.
Ben sık sık soğuk algınlığına yakalanırım.
Kesinlikle üşüyorum.
Tom üşüyor.
Biz üşüyoruz.
Çok üşüyorum.
Biz üşümüştük.
Orada dışarısı soğuk.
Tom üşüdü.
Üşüyor musun?
Hava çok soğuktu.
Bugün hava çok soğuk.
Bugün gerçekten soğuk.
Hava bugün son derece soğuk.
Titriyorsun. Üşüyor musun?
Bu soğuğa nasıl dayanıyorsun?
Hava çok soğuk.
Dün hava soğuktu.
Soğuk hava Tom'u yeniden hayata döndürdü.
Yine de biraz soğuk.
Bugün hava soğuk.
Kahve soğuk.
- Hava oldukça soğuk.
- Çok soğuk.
O, soğuktan titriyordu.
Soğuk bir rüzgar esiyordu.
Üşüteceksin.
Bu duvar soğuk.
Biz gerçekten üşüdük.
Dışarısı soğuk.
- Soğuk almış olmalıyım.
- Üşütmüş olmalıyım.
Bu kahve soğuk.
Ben üşümedim.
Üşümeyecek.
Ayaklarım üşüyor.
Çocuklar üşütmüş.
Çorba soğuk.
Onun soğuk algınlığı var.
Hava çok soğuk.
Soğuk olduğunda hoşuma gidiyor.
Burada hava soğuk.
Zemin soğuktu.
Üşümüyoruz.
Eski günlerde, ayar resmi geceleri TV'de tek şeydi.
Soğuğu hissediyorum.
Dün soğuk algınlığına yakaladım.
Biz üşümüyorduk.
Yarın, hava soğuk olacak.
O soğuk yüzünden titriyor.
Hava son derece soğuktu.
Bu yatak soğuk.
Hava gerçekten çok soğuktu.
Hava çok soğuk.
O soğuktan titriyor.
- Bu sabah hava çok soğuktu.
- Bu sabah çok soğuktu.
Her zaman böyle soğuk mu?
Onlar üşüyorlar.