Examples of using "élevée" in a sentence and their turkish translations:
O kötü huyludur.
ve sizin direnciniz yüksekse
Bu sigortanın yüksek bir indirimi var.
- Kan basıncım oldukça yüksek.
- Tansiyonum oldukça yüksek.
O onun tarafından yetiştirildi.
yarasaların da direnci yüksek
fark ettiniz mi direnci yüksekti hani
Mümkün olan en yüksek askeri otoriteyi
O, büyükannesi tarafından büyütüldü.
Lucy onun büyük ebeveynleri tarafından büyütüldü.
Japonya yüksek bir nüfus yoğunluğuna sahip.
Bu bira yüksek miktarda alkol içeriyor.
Doğal olarak da reddetmeye karşı yüksek tolerans sahibidirler.
Vücut sıcaklığı öğleden sonra en yüksek düzeydedir.
Osaka'da doğdu ve yetişti.
Çok hızlı sürüyorsun.
Polis arabası oldukça yüksek hızla sürüyordu.
Soğuk su, sıcak sudan daha yüksek bir yoğunluğa sahiptir.
Telefon faturası bu ay çok yüksekti.
Bu yüksek tansiyona, ileri seviyede depresyona neden olabilir.
Kuzey Amerika'daki en yüksek dağ hangisi?
Mümkün olan en yüksek askeri otoriteyi temsil eder - bir mareşalin sopasıyla
çok daha fazladır ve konsantrasyon oranları arttıkça atmosferdeki gülme
Alkol tüketimi Doğu Avrupa'da, Batı Avrupa'dan daha yüksektir.
Sıcaklık yüksek olduğu için büyük miktarda klima satıldı.
O, Amerika Birleşik Devletleri'nde büyüdü fakat onun ana dili Japonca.
Onu dedesi büyüttü.
bize yüksek enerji lazım diyerek insanlara sürekli aşağılayıcı laflarda bulunduğunu biliyoruz
Tokyo'da doğdum ve yetiştim.
Ben kırsalda doğdum ve büyüdüm.
Kuzey Amerika'daki en yüksek dağ hangisidir?
Osaka'da doğdum ama Tokyo'da büyüdüm.
Herhangi bir ülkedeki suçun büyük kısmı 10' lu 20' li yaşlardaki genç erkekler tarafından işlenmektedir.
İçinde doğduğum ve büyüdüğüm ev budur.