Translation of "Mal" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Mal" in a sentence and their turkish translations:

Combattre le mal par le mal.

- Çivi çiviyi söker.
- Dinsizin hakkından imansız gelir.

- J'ai été mal compris.
- J'ai été mal comprise.
- Je fus mal compris.
- Je fus mal comprise.

Yanlış anlaşıldım.

Pas mal.

Fena değil.

C'est mal.

Bu kötü.

- J'ai mal ici.
- Ça fait mal ici.

- Burası acıyor.
- Burası ağrıyor.

- Penser fait mal.
- Penser, ça fait mal.

Düşünmek acı veriyor.

- Tu me fais mal.
- Vous me faites mal.
- Tu me fais mal !

Beni incitiyorsun.

- Tu t'es fait mal ?
- Vous êtes-vous fait mal ?
- T'es-tu fait mal ?

Kendini yaraladın mı?

- Mon corps me fait mal.
- J'ai mal partout.

Benim her yerim ağrıyor.

- Tu me fais mal.
- Vous me faites mal.

Beni incitiyorsun.

- N'as-tu plus mal ?
- N'avez-vous plus mal ?

Artık acı çekmiyor musun?

- Tu n'es pas mal.
- Vous n'êtes pas mal.

Sen kötü değilsin.

- Tu m'as mal compris.
- Vous m'avez mal compris.

Beni yanlış anladın.

- J'ai mal aux jambes.
- J’ai mal aux jambes.

Bacaklarım ağrıyor.

- J'ai mal au ventre.
- J'ai mal à l'estomac.

Karnım ağrıyor.

- Cela va faire mal.
- Ça va faire mal.

Bu incitecek.

- Vous lui faites mal.
- Tu lui fais mal.

Onu incitiyorsun.

- Tom se sentait mal.
- Tom s'est senti mal.

Tom kötü hissetti.

- Tom m'a mal compris.
- Tom me comprenait mal.

Tom beni yanlış anladı.

- Tu me fais mal !
- Vous me faites mal !

- Canımı yakıyorsun.
- Bana zarar veriyorsun.

- Cela fait vraiment mal.
- Ça fait vraiment mal.

O gerçekten acıyor.

J'ai mal partout.

- Benim her yerim ağrıyor.
- Vücudumun her tarafı ağrıyor.

J'ai mal ici.

Benim burada bir ağrım var.

C'est mal compris.

Bu yanlış anlaşılıyor.

Il ment mal.

O kötü bir yalancıdır.

Elle ment mal.

O kötü bir yalancıdır.

Voler est mal.

Çalmak yanlıştır.

Ça fait mal.

O acıtıyor.

J'étais mal informé.

Yanlış bilgilendirildim.

- J'ai mal à l'estomac.
- Mon estomac me fait mal.

Midem acıyor.

- J'ai mal à la tête.
- J’ai mal au crâne.

- Benim başım ağrıyor.
- Başım ağrıyor.
- Baş ağrım var.

- J'ai mal à l'épaule.
- Mon épaule me fait mal.

Omuzum ağrıyor.

- Mes yeux me font mal.
- J'ai mal aux yeux.

- Gözlerim ağrıyor.
- Gözlerim acıyor.

- Tom a mal compris Marie.
- Tom comprenait mal Marie.

Tom, Mary'yi yanlış anladı.

- Je me sentis mal.
- Je me suis senti mal.

Kötü hissettim.

- Je vous ai vraiment mal jugé.
- Je vous ai vraiment mal jugée.
- Je vous ai vraiment mal jugées.
- Je vous ai vraiment mal jugés.
- Je t'ai vraiment mal jugé.
- Je t'ai vraiment mal jugée.

Ben gerçekten seni yanlış değerlendirdim.

- J'ai mal à la tête.
- Ma tête me fait mal.

Benim başım ağrıyor.

- Cela fait-il mal ?
- Est-ce que ça fait mal ?

Acıyor mu?

- Non, tu as mal compris.
- Non, vous avez mal compris.

Hayır, sen yanlış anladın..

- Tu savais que c'était mal.
- Vous saviez que c'était mal.

Onun yanlış olduğunu biliyordun.

- Pas mal pour un débutant.
- Pas mal pour une débutante.

Yeni başlayan biri için fena değil.

- Ça aussi, c'est pas mal.
- C'est pas mal non plus.

Bu da çok kötü değil.

- Ça fait mal, n'est-ce pas ?
- Ça fait mal, hein ?

Acıyor, değil mi?

- C'est mal de dire un mensonge.
- C'est mal de mentir.

Yalan söylemek yanlıştır.

- J'ai mal vu.
- J'ai mal lu.
- J'ai lu de travers.

Yanlış okudum.

Le mariage est un mal, mais c'est un mal nécessaire.

Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.

- J'ai mal au cœur.
- Je me sens mal à l'aise.

Midem bulanıyor.

- Thomas a mal au dos.
- Tom a mal au dos.

Tom'un sırtı ağrıyor.

- Je me sentis affreusement mal.
- Je me suis sentie affreusement mal.
- Je me suis senti affreusement mal.

Kötü hissettim.

Où est le mal ? »

Ne zararı var?"

J'ai dû mal m'exprimer.

Ben kendimi kötü bir şekilde ifade etmiş olmalıyım.

Le mal est fait.

Zarar verildi.

Ça fait foutrement mal.

O, korkunç şekilde acıyor.

Tom s'est fait mal.

Tom kendini incitti.

Il s'est mal comporté.

O kötü davrandı.

Tout me fait mal.

Her şey can yakar.

J'ai mal au cœur.

Ben akşamdan kalmayım.

Le mal triomphe toujours.

Kötülük her zaman kazanır.

Elle avait mal partout.

Onun her tarafı ağrıyordu.

Parfois, tout va mal.

Bazen her şey yanlış gidiyor.

J'ai mal au bras.

Kolum ağrıyor.

Le mal était fait.

Hasar yapıldı.

J'ai mal aux poumons.

Ciğerlerim ağrıyor.

Ça fait tellement mal.

Çok acıyor.

C'est déjà pas mal.

Bu zaten yeterince güzel.

Elle n'a plus mal.

Onun artık daha fazla ağrısı yok.

J'ai mal aux yeux !

Gözlerim acıyor.

La vérité fait mal.

Gerçek acı verir.

J'étais mal à l'aise.

Ben rahatsızdım.

J'ai mal au ventre.

Karnım ağrıyor.

Elle est mal élevée.

O kötü huyludur.

Je me sens mal.

Kendimi kötü hissediyorum.

J'ai mal au cou.

Boynum ağrıyor.

Tom s'est mal comporté.

Tom kötü şekilde davrandı.

Il est pas mal.

O biraz şirindir.

Pas mal du tout !

Hiç fena değil!

J'ai mal aux dents.

Dişim ağrıyor.

J’ai mal à l’œil.

Gözüm ağrıyor.

Oui, ça fait mal.

Evet, acıyor.

Elles sont mal élevées.

Onlar kötü eğitimli.

Tom a mal compris.

Tom yanlış anladı.

Cela s'est mal terminé.

Kötü sona erdi.

Ça pourrait faire mal.

Bu incitebilir.

J'ai mal au bide.

Karnım ağrıyor.

Ça tombe assez mal.

Bu iyi bir zaman değil.

J’ai mal aux jambes.

Bacaklarım acıyor.

J'ai un peu mal.

Biraz incindim.

Je danse vraiment mal.

Ben gerçekten kötü dans ettim.

C'est mal de copier.

Kopyalamak kötüdür.