Translation of "Remorse" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Remorse" in a sentence and their turkish translations:

Remorse overwhelmed Layla.

Pişmanlık, Leyla'yı mahvetti.

He has no remorse.

Pişmanlık duymuyor.

I have no remorse.

Benim hiç pişmanlığım yok.

Tom expressed no remorse.

- Tom hiçbir pişmanlık ifade etmedi.
- Tom hiçbir pişmanlık göstermedi.

Remorse is not synonymous with regret.

- Vicdan azabı ve pişmanlık eş anlamlı değildir.
- Her pişmanlık vicdan azabı demek değildir.

Sami had no remorse about that.

Sami o konuda hiç pişmanlık duymadı.

He exhibited no remorse for his crime.

Suçu için hiç pişmanlık göstermedi.

She showed absolutely no sign of remorse.

O kesinlikle hiçbir pişmanlık belirtisi göstermedi.

Tom felt remorse for what he had done.

Tom yaptığından pişmanlık hissetti.

He didn't show any remorse for his actions.

Eylemleri için hiçbir pişmanlık göstermedi.

Fadil became a serial killer with absolutely no remorse.

Fadıl kesinlikle pişman olmadan bir seri katil haline geldi.

The rapist showed no signs of remorse during his trial.

Tecavüzcü, yargılanması sırasında hiçbir pişmanlık işareti göstermedi.

Delusion is short-lived, but remorse lasts a long time.

Sanrı kısa ömürlüdür ama pişmanlık uzun bir zaman sürer.

Sociopaths rarely display remorse or feelings of guilt for their crimes.

Sosyopatlar işledikleri suçlar için nadiren pişmanlık ya da suçluluk hissi duyarlar.

Tom began to experience remorse for his actions during the war.

Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı.

Sami never expressed any remorse for what he did to Layla.

Sami, Leyla'ya yaptıklarından dolayı hiçbir pişmanlık ifade etmedi.

Tom was full of remorse after stealing Mary's car and writing it off.

Tom Mary'nin arabasını çaldıktan sonra vicdan azabıyla doluydu ve bir kalemde sildi.

They show no remorse for their misdeeds, but continue to commit one crime after another.

Ağır suçlarından hiçbir pişmanlık belirtisi göstermiyorlar ama suç üstüne suç işlemeye devam ediyorlar.