Examples of using "Prestige" in a sentence and their turkish translations:
Tom'un prestiji de erozyona uğruyor.
- Hasarlı saygınlığını onarmayı denedim.
- Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
Fransız kültürü büyük prestiji yaşamaya devam ediyor.
bir sözleşme ya da pazarlığa dayanıyor.
Sorun bizim okulun prestiji etkiler.
Kantonca, Yue grubunun prestij lehçesidir.
Roma'nın prestijinin uğradığı zarar taraf değiştirenlerde artış riski doğuruyor.
Roma'nın prestijinde ki hasar daha fazla Galyalı kabilenin Hannibal'a katılmasına sebep oluyor.