Translation of "Culture" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Culture" in a sentence and their turkish translations:

It differs from culture to culture.

Bu kültürden kültüre farklılık gösterir.

More culture…

daha fazla kültür demek...

Culture destroys languages.

Kültür dilleri tahrip eder.

Tatoeba is culture.

Tatoeba kültürdür.

Culture destroys language.

Kültür dili tahrip eder.

Countries differ in culture.

Ülkeler kültür olarak farklıdır.

He appreciates Japanese culture.

O, Japon kültürünün takdir eder.

They talked about culture.

Onlar kültür hakkında konuştular.

He likes Western culture.

O batı kültüründen hoşlanır.

I love French culture.

Fransız kültürünü seviyorum.

That's your Indian culture;

Bu senin Hindu kültürün;

Our culture is threatened.

Kültürümüz tehdit ediliyor.

No culture is perfect.

Hiçbir kültür mükemmel değildir.

I like Occitan culture.

Oksitan kültürünü severim.

Which can vary from country and country and culture to culture.

ülkeden ülkeye farklılık gösteren, renklerin çağrıştırdıkları anlamlardan.

- You can't separate language from culture.
- Language and culture cannot be separated.

- Dili kültürden ayıramazsınız.
- Dil kültürden ayrılmaz.

- Language and culture can't be separated.
- Language and culture cannot be separated.

Dil ve kültür ayrılamaz.

What is or is not considered polite varies from culture to culture.

Neyin kibar görülüp görülmediği kültürden kültüre değişir.

- I learned many things about Greek culture.
- I learnt many things about Greek culture.
- I've learned many things about Greek culture.
- I've learnt many things about Greek culture.

Yunan kültürü hakkında birçok şey öğrendim.

With a rich participatory culture.

zengin bir katılım kültürüyle.

There was a neighborhood culture

mahalle kültürü vardı be

They have their own culture.

Onların kendi kültürleri var.

Culture makes a man free.

Kültür bir insanı özgür yapar.

I learned about Greek culture.

Ben Yunan kültürünü öğrendim.

I've always loved Egyptian culture

Mısır kültürünü her zaman sevmişimdir.

Hernan Cortes destroyed aztec culture.

Hernán Cortés Aztek kültürünü yok etti.

- I've learned many things about Greek culture.
- I've learnt many things about Greek culture.

Yunan kültürü hakkında birçok şey öğrendim.

- I learned many things about Greek culture.
- I learnt many things about Greek culture.

Yunan kültürü hakkında birçok şey öğrendim.

About Vietnamese life and Vietnamese culture

bu basit okumaları ve varsayımları daha karmaşık

We vary by personality, by culture,

Kişilik, kültür hatta anlık duygu durumuna göre

Because street games to street culture

çünkü sokak oyunlarına sokak kültürüne

Getting away from our own culture

Kendi kültürümüzden uzaklaşıp

You can't separate language from culture.

- Dili kültürden ayıramazsınız.
- Dil kültürden ayrılmaz.

They tried to eradicate my culture.

Onlar kültürümü yok etmeye çalıştı.

Many Finns are interested in culture.

Birçok Fin kültürle ilgilidir.

People dress colorfully in that culture.

- Bu kültürde insanlar rengarenk giyinirler.
- O kültürde insanlar renkli giyinir.

I am curious about Japanese culture.

Japon kültürünü merak ediyorum.

Every culture has a dark side.

Her kültürün karanlık bir tarafı vardır.

In American culture, speech is golden.

Amerikan kültüründe konuşma altındır.

However, traditions, culture, society, past habits,

Ancak gelenekler, kültür, toplum geçmiş alışkanlıklar

He is familiar with Japanese culture.

Japon kültürüne aşinadır.

Tom is a man of culture.

Tom çok kültürlü biri.

A culture where women are constantly objectified,

şiddetin yüceltildiği ve uyuşturucunun övüldüğü bir kültür olan

Especially in a culture that values virginity.

regl hakkında konuşmak bile kültürel bir tabu.

[Pepe] The role of culture is incommensurable.

Kültürün rolü çok büyük.

We studied Greek culture from various aspects.

Çeşitli yönleriyle Yunan kültürünü inceledik.

The doctor is a man of culture.

Doktor, kültürlü bir adamdır.

Culture Day falls on Monday this year.

Bu yıl Kültür Günü pazartesi gününe rastlıyor.

I am interested in studying German culture.

Alman kültürü çalışmaya ilgi duyuyorum.

The drug culture has its own rules.

İlaç kültürünün kendi kuralları vardır.

Work ethics are different in each culture.

İş ahlakı her toplumda farklıdır.

You know I'm from a different culture.

Benim farklı bir kültürden olduğumu biliyorsun.

Japanese culture and people are really unique.

Japon kültürü ve insanlar gerçekten benzersizdir.

Politics divides people, while culture unites them.

Kültür onları birleştirirken politika insanları böler.

Politics divides people, but culture unifies them.

Politika insanları böler ama kültür onları birleştirir.

This doctor is a man of culture.

Bu doktor bir kültür adamıdır.

I learned a lot about Greek culture.

Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.

My culture is objectively superior to theirs.

Benim kültürüm objektif olarak onlarınkinden daha üstün.

Sami lived in a very Victorian culture.

Sami çok Viktoryan bir kültürde yaşıyordu.

Sami is so obsessed with Japanese culture.

Sami, Japon kültürü konusunda çok saplantılı.

French culture continues to enjoy great prestige.

Fransız kültürü büyük prestiji yaşamaya devam ediyor.

Some aspects of their culture are superior to mine; some aspects of my culture are superior to theirs.

Onları kültürünün bazı yönleri benimkinden daha üstün. Benim kültürümün bazı yönleri onlarınkinden daha üstün.

What society and culture these people come from,

ve kültürden geldiklerini ve bizim çevremiz, kurallarımız,

An important aspect of Vietnamese culture and history.

yakaladığını düşündüğüm için en sevdiğim şiirlerden biridir.

To see myself authentically represented in the culture

temsil edilirken görme beklentilerimin, başka insanların da beklentileri

When they can access presence in the culture.

sahip olduğu güce şahit oldum.

We're also the ones who shape that culture,

biz aynı zamanda bu kültüre yön veren kişileriz,

[Pepe] Culture is not the pictures you hang,

Kültür, sadece duvara asılmış resimler

Monogamy has always taken place in our culture

Tek eşlilik bizim kültürümüzde her zaman yer edindi

There was not much change in our culture

Bizim kültürümüzde çok da fazla değişiklik olmadı

The students are talking about language and culture.

Öğrenciler dil ve kültürden bahsediyorlar.

The two countries differ in religion and culture.

İki ülke dinde ve kültürde farklıdır.

Culture is handed down from generation to generation.

Kültür nesilden nesile aktarılır.

Killing a person's culture is like killing them.

Bir kişinin kültürünü öldürmek onları öldürmek gibidir.

Why was Marika so interested in Japanese culture?

Neden Marika Japon kültürü ile bu kadar ilgileniyordu?

These books have defined and shaped our culture.

Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.

Dance is a beautiful part of every culture.

Dans her kültürün güzel bir parçasıdır.

These are evidence of a vanished ancient culture.

Bunlar eski eksik kültürün kanıtlarıdır.

I've always been delighted with the chinese culture.

Çin kültürü ile ilgili her zaman hoşnuttum.

The two regions differ in religion and culture.

İki bölge dinde ve kültürde farklıdır.

India is a region rich in culinary culture.

Hindistan mutfak kültürünce zengin bir bölgedir.

That attitude is part of the company's culture.

O yaklaşım, şirket kültürünün parçasıdır.

I am a great admirer of American culture.

Ben Amerikan kültürünün büyük bir hayranıyım.

Vermilion is one the signifiers of Chinese culture.

Parlak kırmızı, Çin kültürünün göstergelerinden biridir.

It's very shameful for them in their culture.

Bu onların kültüründe onlar için çok utanç verici.

How much the culture is tilted in his favor.

kültürün onun lehine şekillendirildiğini fark etmesi olanaksız.

Ataturk Culture Language History Institution established in those years

o yıllarda kurulan Atatürk Kültür Dil Tarih Yüksek Kurumu'na

culture and civilization was at a very high level

dönemine göre kültür ve medeniyeti çok üst düzeydeydi

He is what is called a man of culture.

O, sözde kültürlü bir insan.

Culture shock is often described as an emotional rollercoaster.

Kültür şoku genellikle duygusal bir lunapark hız treni olarak tanımlanır.

How would you describe the culture of your workplace?

İşyerindeki kültürü nasıl tanımlardın?

In the Aymara culture, respecting one's parents is fundamental.

Aymara kültüründe birinin ebeveynlerine saygı göstermek esastır.

Being knowledgeable about Japanese culture is a good thing.

Japon kültürü hakkında bilgili olmak iyi bir şeydir.

Without "ethical culture," there is no salvation for humanity.

"Etik kültür," olmadan insanlık için kurtuluş yoktur.