Examples of using "Dull" in a sentence and their turkish translations:
Bıçak kör.
Bu bıçak kör.
Onun donuk duyuları vardır.
- Bıçağım köreldi.
- Bıçağım körelmiş.
Asla sıkıcı bir an yoktur.
yok olacağını düşünmek beni dehşete düşürdü.
Sadece donuk bir beyaz.
Televizyon yaratıcı gücümüzü köreltebilir.
O, sıkıntıya karşı gerçekten duyarsız.
O filmi çok sıkıcı buldu.
Benim görevim donuk ve sıkıcı.
Burada künt bir ağrım var.
O tip bir kişi can sıkıcıdır.
onu, nörolojik olarak donuk bir çocuk olarak görüyordu.
Ben sıkıcı oyundan usanıyorum.
Bu kör kalemle yazamıyorum.
Açıkçası, onun konuşmaları her zaman sıkıcı.
Seninle asla sıkıcı bir an yoktur.
Tom ile asla sıkıcı bir an yoktur.
Sıkıcı bölümleri geç.
Filmin ilk yarısı sıkıcıydı.
Bu parti sıkıcı.
Hayatım kitaplar olmadan çok sıkıcı olurdu.
Tom'un golü zevksiz geçen maçı canlandırdı.
Bu da toplantıları sadece sıkıcı ve benzer yapmıyor,
Bu bıçak o kadar kör ki kesemez.
Tom buralarda olduğunda sıkıcı bir an yoktur.
Hep çalışıp hiç eğlenmemek Jack'i mal bir çocuğa çeviriyor.
Dramanın ikinci yarısı biraz sıkıcıydı.
Biz saatlerce konuşabiliriz ve asla sıkıcı olmaz.
Kozue öğretmenin dersinin, donuk, sıkıcı ve sonsuz olduğunu düşündü.
Eti kör bir bıçakla kesmeye çalıştı.
Eti körelmiş bir bıçakla kesmeyi denedi.
Karnındaki ağrı künt bir ağrı mı, bıçak saplanır gibi mi, yoksa kramp şeklinde ya da başka türlü bir ağrı mı?
Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı.
Hakkında hiçbir şey bilmediğim Geometri çok sıkıcı bir konu gibi görünüyor.
Film öylesine sıkıcıydı ki seyirciler tek tek ayrılmıştı.
Spor olmasa okul hayatı ne kadar sıkıcı olurdu!
Eğer müzik olmasaydı dünya sıkıcı bir yer olurdu.
Müzik olmasaydı dünya sıkıcı bir yer olurdu.
Hiç kitap olmasaydı, hayat hiç şüphesiz çok sıkıcı olurdu.
Tom lezzetli görünümlü eti kör bir bıçakla kesmeye çalıştı.
Arkadaşlarım hep benim fazla sessiz olduğumu söylerler ama ailem benim çok sıkıcı olduğumu söylüyor.
Onun yeni romanını çok sıkıcı buldum. Onun çok iyi bir yazar olduğunu sanmıyorum.
Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.