Translation of "She's" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "She's" in a sentence and their turkish translations:

- She's coming!
- She's coming.

O geliyor.

- She's adorable!
- She's adorable.

O çok güzel ve sevimli.

- She's not sure she's ready.
- She isn't sure she's ready.

O, hazır olduğundan emin değil.

She's a girl, but she's brave.

O, bir kızdır, ama o cesurdur.

- She's a lawyer.
- She's an attorney.

- O bir avukat.
- O kadın bir avukat.

She's a good spouse. She's faithful.

O iyi ve sadık bir eş.

She's going swimming and she's happy.

O yüzmeye gidiyor ve o mutlu.

- She's in prison.
- She's in jail.

O hapiste.

- She's being entertained.
- She's entertaining herself.

O kendini eğlendiriyor.

She's not ignoring me; she's shy.

O beni görmezden gelmiyor, o utangaç.

- She's coming.
- She's on her way.

O geliyor.

So, she's young, but she's showing that she's beginning to understand.

O hâlde, onun genç olduğunu ama anlamaya başladığını gösteriyor.

She's there.

İşte orada.

She's busy.

O meşgul.

She's hedging.

O, kaçamak cevap veriyor.

She's assertive.

O iddialıdır.

She's faking.

Uyduruyor!

She's bisexual.

O biseksüel.

She's demented.

O çıldırmış.

She's innocent.

O masum.

She's uninsured.

O sigortasız.

She's overconfident.

O kendine aşırı güvenendir.

She's Georgian.

O Gürcü.

She's wet.

O ıslak.

She's rich.

O zengindir.

She's annoying.

O can sıkıcı.

She's possessed.

O deli.

She's addicted.

O bağımlıdır.

She's ruthless.

O merhametsiz.

She's loaded.

O paralı.

She's Caucasian.

O, beyaz ırktandır.

She's divorced.

O boşandı.

She's anorexic.

O, iştahsız.

She's different.

O farklı.

She's bipolar.

- O iki kutupludur.
- Onda bipolar bozukluk var.

She's what?

O ney?

She's stupid.

O aptal.

She's lying.

O yalan söylüyor.

She's cooking.

Yemek hazırlıyor.

She's seventeen.

- O, on yedi yaşındadır.
- O on yedi yaşında.

She's desperate.

O çaresizdir.

She's depressed.

O depresyondadır.

She's tired.

O yorgun.

She's forty.

O kırk yaşında.

She's unbearable.

Çekilmez biri o.

She's Chinese.

O, Çinlidir.

She's Ukrainian.

O Ukraynalı.

She's Thai.

O, Taylandlıdır.

She's asocial.

O asosyal.

She's hyperactive.

O hiperaktif.

She's quadriplegic.

O felçlidir.

She's Brazilian.

O Brezilyalı.

She's vulgar.

O terbiyesizdir.

She's pretty.

O güzeldir.

She's obsessed.

O takıntılı.

She's autistic.

O otistik.

She's smoking.

O, sigara içiyor.

She's old!

O yaşlı!

She's Laurie.

O Laurie.

She's five.

O beş yaşında.

She's adorable!

O tapılacak kadar güzel!

She's Australian.

O, Avustralyalıdır.

She's laughing.

O gülüyor.

She's indifferent.

- Kayıtsızdır.
- Umursamazdır.

She's bad.

O kötüdür.

She's ready.

Hazır.

She's impatient.

O sabırsız.

- She is beautiful.
- She's beautiful.
- She's pretty.

O güzeldir.

- She's not a hero.
- She's no heroine.

O bir kahraman değil.

She's not my girlfriend. She's my sister.

O benim kız arkadaşım değil. O benim kız kardeşim.

She's rich, and even better, she's gorgeous.

O zengin ve daha da iyisi o çok güzel.

She's not my grandmother. She's my mother.

O benim büyükannem değil. O benim annem.

She's not my grandma; she's my mom.

O benim büyükannem değil; o benim annem.

She's a good actress and she's beautiful.

O iyi bir oyuncudur ve güzeldir.

She's completely sure that she's not pregnant.

O, hamile olmadığından tamamen emin.

- She's at school.
- She's inside the school.

O, okuldadır.

She's an incredible girl. She's called Dana, she's a St. Bernard rescue dog.

O inanılmaz bir kız.  Dana adında, St. Bernard cinsinde bir arama kurtarma köpeği.

- She's taking a nap.
- She's having a kip.

O uyuyor.

- She's a yoga instructor.
- She's a yoga teacher.

O bir yoga öğretmenidir.

She's no spring chicken. She's at least thirty.

O yaşını başını almış. En azından otuz yaşında.

- She's a shopping addict.
- She's addicted to shopping.

O bir alışveriş bağımlısı.

Even though she's rich, she says she's poor.

Zengin olmasına rağmen, fakir olduğunu söylüyor.

- She's a bit drunk.
- She's a bit tipsy.

O biraz çakırkeyf.

She's not fat – she's just a little plump.

O şişman değil - sadece biraz tombul.

- She's a great girl.
- She's a marvelous girl.

O harika bir kız.

She's faking sleep. That's why she's not snoring.

Uyuyormuş gibi yapıyor, o yüzden horlamıyor.