Examples of using "There's" in a sentence and their turkish translations:
Hiçbir cevap yok.
Nerede bir Kazak, orada bir zafer var.
Bir durum var.
Orada içeride biri var.
Bu...
Dahası var.
Tom orada.
Yer var.
Evde kimse yok.
Orada bir şey var.
Çıkış yok.
İnsan iterse her şeyi yapabilir.
Kötü hava yoktur, kötü elbise vardır.
Su yoksa viski yok.
Orada bir şey var.
Devam eden bir sürü şey var.
- Bir çözüm yoksa, öyleyse hiçbir sorun yok.
- Çözüm yoksa sorun da yoktur.
Burada rüzgar yok.
Bak, annem orada.
Orada dışarıda biri var.
Onun arkasında biri var.
Orada içeride biri var.
Televizyonda hiçbir şey yok.
Belki hesap verme olabilir.
bir yol bulmalısınız.
İşte orada.
Helikopter orada.
Bu kadarla sınır değil.
Cezbedicilik var burada.
Burada hiçbir şey yok.
Çan var.
Orada biri var.
Hata yok.
Bir engel var.
Hâlâ umut var.
Her zaman yarın vardır.
Bir bit yeniği var.
Tehlike yok.
Eksik bir şey var.
Hayır, kimse yok.
Bir şey kalmadı.
Yanan bir şey var.
Gardiyan yok.
Bir ayak izi var.
Doktor var.
Yangın yok.
Hiçbir değişiklik yok.
Hiç hasar yok.
Cevap yok.
Onun arkadaşı var.
Hiç vekil yok.
Bir aksaklık daha var.
Büyük tehlike var.
Deniz feneri var.
Sabun yok.
- Asıl sorun şu ki.
- Sıkıntı şurada ki.
İçeride yer var.
Asansör yok.
Para yok.
Hiç şeker yok.
Bir seçenek daha var.
Onun çantası var.
Çıkış var.
Acil bir durum var.
Tuz yok.
Bekle, daha fazlası var.
Her yerde kan var.
Olan bir şey yok.
Hiç tanık yok.
Üzücü haber var.
Tom'un arabası orada.
Bir sızıntı var.
Bir ayna var.
Bir masa var.
Bir tanık var.
Her zaman umut var.
Her zaman zaman var.
Bir ihtimal daha var.
Bir sebep daha var.
Bedava yiyecek var.
Benim yolculuk var.
İşte benim takımım.
Tedavi yok.
Hiç kapı yok.
Hiç altın yok.
Başka kimse yok.
Başka bir şey yok.
İçeride kimse yok.
Yanlış bir şey yok.
Bir şans var.
Kalan bir tane var.