Examples of using "يقرر" in a sentence and their turkish translations:
Tom gidip gitmemesi gerektiğine karar veremiyor.
Siyasetle ilgilenen birisi bir gün milletvekili olmaya karar veriyor,
Tom bir Toyota ya da bir Ford araba arasında seçim yapmada karar veremiyor.
Tom yeni bir bilgisayarı şimdi mi alacağına ya da birkaç ay daha mı bekleyeceğine karar veremiyor.