Translation of "فيما" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "فيما" in a sentence and their turkish translations:

فيما عدا يداي.

Ellerim hariç.

فيما ندعوه الابتكار.

bir icattan söz etmek istiyorum.

الآن فكر فيما قلته

Şimdi bu anlattıklarımı bir düşünün

فكر فيما قلته لك.

Sana söylediğim hakkında düşün.

بدأت في التفكير فيما سيحدث

Ne olacağı konusunda düşünmeye başladım.

لذا فيما يخص الخط الزمني،

Zamanlama açısından baktığımızda

لا تتدخل فيما لا يعنيك!

Seni ilgilendirmeyen konulara karışma!

لا أرى مشكلة فيما تفعل.

Yaptığında yanlış bir şey görmüyorum.

ما المشكلة فيما قمنا به؟

- Yaptığımızla ilgili hata nedir?
- Yaptığımızın nesi var?

قد تتساءل عندها: "فيما سيفيدني هذا؟"

"Bir vizyon tahtası nasıl gerçekten yardım edebilir ki?" diyebilirsiniz.

فيما بعد تم تشخيصي بمتلازمة آسبرجر،

Sonrasında Asperger sendromu, obsesif kompülsif bozukluk

فيما بدأت القوات بالانتشار لتطويق المدينة.

Bu noktada askerler şehri kuşatmak için harekete geçmeye başladı.

مالذي سأفعله فيما تبقّى من حياتي؟

Hayatımın geri kalanında ne yapacağım?

" ماا هو شعوري عندما أفكر فيما أتوقع "

Bu beklentim bana ne hissettiriyor?

فيما لو كان الجواب العقلاني هو الصواب

doğru cevap mı diye sorarsak...

والعلاقة فيما بينهما أصبحت في اتجاه واحد.

ve ikisi arasındaki ilişki daha çok tek yönlü hale geldi.

فإحدى مصادر قلقي فيما يخص العالم العولمي

küresel dünya ile ulusal kimlik

لذلك علينا أن نفكّر فيما نتركه وراءنا.

Artık arkada ne bırakacağımızı düşünmeliyiz.

وعمل معمار سنان فيما بعد على التعزيز

Mimar Sinan daha sonrasında güçlendirme çalışmalarını da yaptı

فيما يلي إعدادات المصنع في آسيا الوسطى

İşte bizim fabrika ayarlarımız Orta Asya

"بماذا تنصح يا أستاذي فيما يتعلق بالنجاح؟"

''Hocam başarı ile ilgili neyi tavsiye edersiniz? ''

فيما يتضمن حياتهم، من اجل الوصول لهدف معين.

yaşamları dâhil her şeyi riske atan insanlar.

لكي يستمرّوا بإدارتها فيما بعد، ويستمرّوا بدعم المدرسة،

sonra onlar vakfı yönetecek, okulu destekleyecek ve proje devam edecek

المستحيل العيش فيهما فيما ستختفي ولاية فلوريدا تماماً

, Amerika kıyıları sular altında kalacak ve Güney Amerika'da

كُشِفت حديثًا حقائق جديدة فيما يتعلق بالصين القديمة.

Son zamanlarda eski Çin hakkında yeni gerçekler gün ışığına çıktı.

- سأتصل بك لاحقاً.
- سأعاود الإتصال بك فيما بعد.

Ben sizi daha sonra tekrar arayacağım.

أنا قمت بالكثير من البحث فيما يتعلق بذلك-

ben çok araştırma yaptım bununla alakalı -

أحد الذين حضروا الدورة أخبرنا فيما بعد بذكرياته.

Kursa katılanlardan biri daha sonra anılarını anlattı.

اتفقنا على توزيع مهام تنظيف البيت فيما بيننا.

Ev işini paylaşmayı kabul ettik.

لا أعلم فيما إذا كان حيا أم ميتا.

Onun hayatta mı ya da ölü mü olup olmadığını bilmiyorum.

وقد افترض كانون فيما يتعلق بهذا الافتقار الواضح للسيطرة،

Cannon'ın açıklamasına göre bu algısal kontrol eksikliği,

لأنها تمكنكم من القيام بأشياء رائعة فيما يتعلق بالضوء.

çünkü ışıkla inanılmaz şeyler yapmanızı sağlıyor.

لقد ساعدني لأكون أكثر ثقة فيما يخص تنشئتي لأبنائي،

Çocuğumu nasıl yetiştirmem gerektiği konusunda kendime güvenimi artırdı.

أن الناس يميلون إلى اتّباع مشاعرهم فيما يتعلق بقناعاتهم

insanların inançlarının, mantıktan ziyade

الآن فكر فيما يحدث إذا وجدنا كل هذا الكنز

Şimdi bir düşünün bu hazinenin tamamını bulursak neler olur

أعلن فيما بعد أنه سيذهب إلى القمر مع الإنسان

Daha sonrasında Ay'a insanla gideceğini açıkladı

لايقافه. فيما تقول صحيفة الجارديان ان نيبال من احد

biri olduğunu söylerken . Ve ilaç firmaları

بالمئة تقريباً عن طريق العمليات الطبيعية. فيما نسبة الستين

tarımsal faaliyetlerdeki insan kaynaklarından gelirken, özellikle

التي ستغرق معها دولاً باكملها. فيما تزداد درجات الحرارة

. Bekaa'nın geri kalanında küresel sıcaklıklar artarken

فيضاناتٍ دمرت الشعاب المرجانية ودمرت المحاصيل. فيما تعد توفال

maruz kaldı . Pasifik Okyanusu'ndaki adalardan oluşan Tuval ve Kibati,

فتح توم الباب وسأل فيما إذا كانت ماريا مشغولة.

Tom kapıyı açtı ve Mary'ye meşgul olup olmadığını sordu.

الآن ، يفكر المسؤولون فيما يمكنهم فعله للحد من المسافة.

Şimdi, yetkililer mesafeyi sınırlamak için neler yapabileceklerini düşünüyor.

فيما يتعلّق بمعاملة الناس الذين ينتمون إلي طائفة عرقية.

çok kısıtlı deneyimlerimiz oluyor genelde.

تتويبا متعدد اللغات حقًّا. كل اللغات متصلة فيما بينها.

Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

البلاد على حد وصفها فيما يأتي على عاتق الحكومة الانتقالية

sağlanana kadar varlığının devam edeceğini söylüyor

كثيرة حول الحادثة فيما اشارت اصابع الاتهام للصين التي سعت

. Birkaç gün sonra, Koreli şirketin yöneticisi intihar ettiğini açıkladı

وعشرين تماماً عن المألوف. فهي تسعى اليوم للدخول فيما يسمى

tamamen olağandışı idi. Bugün , dünyanın şu anda bağımlı olduğu ve on yıllar önceki petrol keşif

يقع هذا الفندق في مكان مناسب فيما يخص النقل العمومي.

Bu otel, toplu taşımaya uygun bir yerde bulunuyor.

ويحدونا الأمل أن تشعل محادثاتهم شرارة نقاش مثير فيما بينكم.

Biz, onların konuşmalarının, aranızda heyecan verici sohbetleri ateşlemesini ümit ediyoruz.

لا يستطيع توم أن يقرر فيما إذا كان عليه الذهاب.

Tom gidip gitmemesi gerektiğine karar veremiyor.

ليس فقط فيما يتعلق بالصحة العقلية ولكن ما يخص الإدراك كذلك.

hem de bilişsellik için bir araya getirmeye başladım.

فكر فيما سيكون عليه أن تعرف بأن المكان المحلي المفضل لديك،

Sıklıkla gidip, arkadaşlarınız veya mekânın demirbaşlarıyla takıldığınız

‫يفكّر فيما هو أكثر من الطعام.‬ ‫حسنًا، طوبى له على إصراره.‬

Aklında yemekten fazlası var. Eh, ısrarcılıktan tam puan aldı.

أنا الآن أقوم بعرض مقطع قصير لكم فيما يتعلق بتنظيف الأسنان،

Bir dizi diş fırçalama görseli paylaşmak istiyorum,

وقاتلةٌ في معظم الاوقات فيما تختلف الاراء حول فترة حضانة ذلك

, bu virüsün kuluçka süresine ilişkin görüşler farklılık gösterir.

فيما يُعرف ب "الانتقال الفوميتى" *انتقال عن طريق أجسام غير حية*

Buna fomit bulaşma denir.

- فيما عدا أيام الجمعة، فإن توم دائماً ما يرتدي ربطة عنقٍ إلى العمل.
- توم دائما ما يرتدي ربطة عنق إلى العمل، فيما عدا يوم الجمعة.

Tom, Cumalar hariç, çalışmak için her zaman kravat takar.

ما الّذي نخرج به من كل ذلك فيما يتعلق بماهيّة العنف السياسي؟

Peki tüm bunlar bize politik şiddet hakkında ne söylüyor?

و هيمن هذا النظام في الحياة الريفية الروسية ل200 سنة فيما بعد

Bu sistem Rus köylü hayatında gelecek 200 yıl boyunca sürecek bir sistemdi.

يمثل إدراك أوجه الإنسانية المشتركة فيما بيننا بطبيعة الحال مجرد البداية لمهمتنا.

Elbette, ortak insanlığımızı tanıma sadece bizim görevin başlangıcıdır.

Desaix الاستكشافية في صعيد مصر ... وقاد فيما بعد هجومًا ناجحًا على مدينة أبو قير.

... ve daha sonra Aboukir kasabasına başarılı bir saldırı düzenledi.

وجدتُ لمّا عملتُ بدوام جزئي في سوق أن بعض الزبائن كانوا مؤدبين فيما كان غيرهم على حال غيرِها.

Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, oysa diğerleri değilken bazı müşterileri çok kibar buldum.

لقد أتيت إلى هنا للبحث عن بداية جديدة بين الولايات المتحدة والعالم الإسلامي استنادا إلى المصلحة المشتركة والاحترام المتبادل وهي بداية مبنية على أساس حقيقة أن أمريكا والإسلام لا تعارضان بعضها البعض ولا داعي أبدا للتنافس فيما بينهما بل ولهما قواسم ومبادئ مشتركة يلتقيان عبرها ألا وهي مبادئ العدالة والتقدم والتسامح وكرامة كل إنسان

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.