Translation of "سيارة" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "سيارة" in a sentence and their turkish translations:

- هل لديك سيارة؟
- هل عندك سيارة؟
- أتمتلك سيارة؟

Bir araban var mı?

- إنه يملك سيارة.
- لديه سيارة

Onun bir arabası var.

سأشتري سيارة.

Bir araba alacağım.

دهسته سيارة.

O, bir araba tarafından ezildi.

هذه سيارة.

- Bu bir araba.
- Bu bir arabadır.

اشتريت سيارة.

Ben bir araba satın aldım.

- أيمكنك أن تقود سيارة؟
- هل بإمكانك قيادة سيارة؟

Bir araba sürebilir misin?

- هل تعرف كيف تقود سيارة؟
- أيمكنك قيادة سيارة؟

Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

وهنالك سيارة قادمة

gelmekte olan da bir araba var

لدي سيارة قديمة.

Eski bir arabam var.

توم لديه سيارة

Tom'un bir arabası var.

نحتاج إلى سيارة.

Bir arabaya ihtiyacımız var.

أيّها سيارة توم؟

Hangi araba Tom'un?

هذه سيارة أبي.

Bu araba benim babamın.

لقد استعرت سيارة.

Bir araba ödünç aldım.

- هل تحتاج إلى سيارة إسعاف؟
- هل تحتاجين إلى سيارة إسعاف؟
- هل تحتاجان إلى سيارة إسعاف؟
- هل تحتاجون إلى سيارة إسعاف؟
- هل تحتجن إلى سيارة إسعاف؟
- هل تحتاج سيارةَ إسعافٍ؟

Bir ambulansa ihtiyacın var mı?

- دعنا نحصل على سيارة أجرة.
- دعونا نحصل على سيارة أجرة.

- Bir taksiye binelim.
- Taksiye binelim.

أجّرت شقتي، واستعرت سيارة

dairemi kiraya verdim, bir araba ödünç aldım

اقتنعت بدخول سيارة الإسعاف

ambulansa girmeyi kabul etti,

تستطيع قيادة سيارة، صحيح؟

Araba sürebilirsin, değil mi?

كادت أن تصدمني سيارة.

Neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordum.

أي سيارة هي سيارتنا؟

- Hangi araba bizim?
- Hangi araba bizimki?

لديه سيارة بأربعة أبواب.

Dört kapılı bir arabası var.

توقفت سيارة عند المدخل.

Girişte bir araba durdu.

أود أن استأجر سيارة.

Bir araba kiralamak isterim.

لدي سيارة حمراء جديدة.

Yeni bir kırmızı arabam var.

انتبه فثمّة سيارة قادمة!

Dikkat et! Bir araba geliyor!

- أملك سيارةً.
- لدي سيارة

Benim bir arabam var.

اِشتريت سيارة رياضية حمراء.

- Kırmızı bir spor araba aldım.
- Ben kırmızı bir spor otomobil satın aldım.

يقود توم سيارة مستوردة.

Tom ithal edilmiş bir arabayı kullanıyor.

"زوجك وابنك تعرضوا لحادث سيارة.

"Kocan ve oğlun bir araba kazası geçirdi.

يتصرفون كسائق سيارة سباق متواضع

ve rakibini görüp

الغوص في حشد سيارة رينو

Renault marka otomobilin kalabalığın arasına dalarak

أنا أدّخر المال لشراء سيارة.

Bir araba için tasarruf yapıyorum.

لا أعرف كيف أقود سيارة.

Nasıl araba sürüleceğini bilmiyorum.

لم أحاول قط سياقة سيارة.

Bir araba sürmeyi hiç denemedim.

قال أنه اشترى سيارة مستخدمة.

O, ikinci el bir araba aldığını söyledi.

أنا بحاجة إلى سيارة توم.

Tom'un arabasına ihtiyacım var.

يستطيع أخي أن يقود سيارة.

Erkek kardeşim bir araba sürebilir.

هلا طلبت لي سيارة أجرة؟

Bana bir taksi çağırabilir misiniz?

عادةً ما يقود سيارة أبيه.

Sık sık babasının arabasını sürer.

هل تستطيع أن تقود سيارة؟

Araba sürebilir misin?

اشتريت سيارة جديدة الاسبوع الماضي.

Geçen hafta yeni bir araba satın aldım.

سرق فاضل سيارة في القاهرة.

Fadıl, Kahire'de bir araba çaldı.

"جاري، لديه سيارة أكبر مما لدي"

"Komşumun benimkinden çok daha büyük bir aracı var."

اصطدمت سيارة بهذا الرجل فور ظهورها.

Ortaya çıktıktan hemen sonra ise bir araba çarpıyor bu adama

حان الوقت لأن تشتري سيارة جديدة.

Yeni bir araba alma zamanın.

بعثت لك سيارة لانتظارك في المطار.

Ben seni havaalanında karşılamak için bir araba ayarladım.

أين أستطيع أن أجد سيارة أجرة؟

- Nerede bir taksiye binebilirim?
- Nerede taksi bulabilirim?

إنه لا يعرف كيف يقود سيارة.

O, araba sürmeyi bilmez.

صدمته سيارة و مات على الفور.

Ona bir araba çarptı ve hemen öldü.

ركبت سيارة أجرة متجهة إلى المستشفى.

- O, hastaneye giden bir taksiye bindi.
- O, hastaneye gitmek için bir taksiye bindi.
- O, hastaneye gitmek için bir taksi tuttu.

هل يستطيع أخوك أن يقود سيارة؟

Erkek kardeşin araba sürebilir mi?

اشترى تارو سيارة مستعملة الأسبوع الماضي.

Taro geçen hafta kullanılmış bir araba aldı.

وقفت سيارة متعطلة في منتصف الطريق.

Arızalı bir araba yolun ortasında duruyordu.

زوجتي خائفة من قيادة سيارة جديدة.

Karım yeni arabamı kullanmaya korkuyor.

‫ثمة سيارة هناك.‬ ‫لا أريد أن أفوّتها.‬

Bir araba geçiyor. Onu kaçırmak istemem!

هل تريدني أن أستدعي لك سيارة أجرة؟

Bir taksi çağırmamı ister misiniz?

لا تقلق. سيارة الإسعاف ستكون هنا قريباً.

Endişelenme. Ambulans yakında burada olacak.

إنه كبير بما فيه الكفاية ليقود سيارة.

O, araba sürmek için yeterince yaşlıdır.

لو كان عندي سيارة لذهبت إلى المكتبة.

Oraya gitmek için bir arabam olsa kütüphaneye giderim.

لم أرى سيارة بهذا القدم بهذه الحالة الجيدة.

Bu kadar eski bir arabayı böyle iyi bir durumda hiç görmedim.

لقد صدم من قبل سيارة وتوفي على الفور.

Bir araba tarafından çarpıldı ve anında öldü.

لاحظ توم سيارة الشرطة في مرآة الرؤية الخلفية.

Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.

مثل أمين الصندوق، ومعالج القرض أو سائق سيارة أجرة

dar iş tanımları oluşturduk ve sonra

كانت الحافلة مزدحمة جداً. تمنيت لو اخذت سيارة الأجرة.

Otobüs çok kalabalıktı. Keşke bir taksiye binseydim.

أمي لديها رخصة قيادة و لكنها لا تقود سيارة.

Annemin ehliyeti var, ama o araba sürmez.

- كان هناك حادث سيارة بالأمس.
- حصل حادث سير البارحة.

Dün bir araba kazası vardı.

- انه يسوق سيارة .اليس كذالك
- انه يسوق سيارة.اليس كذالك

O, bir araba sürer, değil mi?

سأل توم ماري ما إن كانت تخطط لشراء سيارة جديدة.

Tom, Mary'ye yeni bir araba almayı planlayıp planlamadığını sordu.

هل تدخر مالك لشراء سيارة، أو لتسديد الديون التي تدين بها،

Araba alabilmek için mi, borçlarınızı ödeyebilmek için mi

يمكنُ لكل سيارة إسعاف وعيادة طبية أن تحلل نوع السكتة الدماغية

Her ambulans ve her hastane inmenin türünü anlayarak

وعلى الرغم من أنها قد لا تكون سيارة ذاتية التحكم بشكل كامل؛

Tamamen otonom olmasa bile

ولكنكم كما أنكم سألتم سانتا للحصول على سيارة رولز رويس ذات لون فضي

ama siz Noel Baba'dan Rolls Royce araba istemişsiniz de

- لديه سياراتان، إحداهما جديدة و الأخرى قديمة.
- لديه سيارة جديدة و أخرى قديمة.

O yeni bir arabaya ve eski bir arabaya sahiptir.

توم لا يستطيع أن يقرر في ما لو يشتري سيارة تيوتا أو فورد.

Tom bir Toyota ya da bir Ford araba arasında seçim yapmada karar veremiyor.