Examples of using "ينتظر" in a sentence and their turkish translations:
Babam bekliyor.
Tom bekliyor.
O bekliyor.
Ona beklemesini söyle.
Fadıl ne için bekliyor?
Sami, Leyla'yı bekliyor.
Tom bir cevap bekliyor.
...oselo işi ağırdan alıyor.
Tom havaalanında bekliyor.
Fadıl için bekleyen biri vardı.
- Sami kararı bekliyordu.
- Sami karar için bekliyordu.
Sami günlerdir bekliyor.
Sami bir şey bekliyordu.
Sami çağrılmayı bekledi.
Sami birini bekliyordu.
Zaman bekler ve zaman unutur.
Herkesin bekliyor olduğuna bahse girerim.
Sami dışarıda bekliyordu.
- Sami, Leyla'nın çağrısını bekledi.
- Sami, Leyla'nın aramasını bekledi.
Sami saklanarak bekliyordu.
Sami çatı katında bekliyordu.
Sami mahkeme salonunun dışında bekliyordu.
Fadıl doğru anı sabırla bekledi.
Fadıl, Leyla'nın içeri gelmesini bekliyordu.
- Sami yakındaki bir otelde bekledi.
- Sami yakındaki bir otelde bekliyordu.
Fazla yakınından geçen tüm somonları yakalamaya hazırdır.
Fadıl, Leyla'nın kendisini aramasını bekliyordu.
Sami, Leyla için bekledi.
O, ona biraz ılık süt getirinceye kadar beklemek zorunda.
Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
Fadıl yakında bekledi.
Kimse senin her zaman ilginç olmanı beklemiyor.
Bazıları kimseden hediye beklemeden kendisini ödüllendirmeyi sever.
Roma'nın yeminli düşmanı olan Hannibal'in harekete geçmesi çok uzun sürmedi.
Tom yeni bir bilgisayarı şimdi mi alacağına ya da birkaç ay daha mı bekleyeceğine karar veremiyor.