Examples of using "مواجهة" in a sentence and their turkish translations:
korkuya doğru yürümenin olduğunu gösterdi.
gitmeden, o korku ile yüzleşmeden
yüzümüze bir gülümseme yerleştiririz,
Ama ticarileşme aynı zamanda, artık gelişim yükünü
İnsanla bire birde kalırsa, insanın hiç şansı yok.
bana ne kadar yararlı olacaklarını bilmek istedim.
Bulutlara çıkabilirim, artık gri değiller
Carol gözleri açık olarak ışığa bakabildi.
Batı Avrupa'nın Vikinglerle ilk travmatik karşılaşmasıydı.
Böylece İskender’in ordusunda yüzleşmeye karar verdiler. Granicus Nehri.
insanlar diyor abi o yalan ya sıkıyor gibi söylemlerle karşı karşıya kalabiliyor
Sonunda Viking zihniyetiyle ilgili beni etkileyen şey , ölüm karşısındaki meydan okuma değil
Ama bu bizi kayalıkların hemen kenarında ve gelgitin merhametine bırakıyor.
Düşmana bordaladıkları gibi, Himilco'nun mürettebatı Masilyalılara karşı üstünlüğü kuruyor, sağ kanatta da Romalıları sindiriyorlar.
Ama Romalılarla karşılaşmadan önce ordusunun 3 acil ihtiyacıyla uğraşmak zorundaydı.
Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.