Translation of "مواجهة" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "مواجهة" in a sentence and their turkish translations:

فالشجاعة هي مواجهة الخوف.

korkuya doğru yürümenin olduğunu gösterdi.

ودون مواجهة هذا الخوف،

gitmeden, o korku ile yüzleşmeden

بدلًا من مواجهة المشاكل الموجودة لدينا،

yüzümüze bir gülümseme yerleştiririz,

ولكن التسويق يعني أيضا مواجهة حقيقة

Ama ticarileşme aynı zamanda, artık gelişim yükünü

‫لا مجال للتغلب عليه في مواجهة فردية.‬

İnsanla bire birde kalırsa, insanın hiç şansı yok.

في مواجهة مثل هذا الجبل الضخم لتسلقه.

bana ne kadar yararlı olacaklarını bilmek istedim.

يمكنني مواجهة الغيوم، فلم تعد رمادية بعد الآن

Bulutlara çıkabilirim, artık gri değiller

كانت تقدر كارول على مواجهة الضوء وعينيها مفتوحتين.

Carol gözleri açık olarak ışığa bakabildi.

كانت أول مواجهة صادمة لأوروبا الغربية مع الفايكنج.

Batı Avrupa'nın Vikinglerle ilk travmatik karşılaşmasıydı.

لذلك قرروا مواجهة جيش الإسكندر في نهر الغرانيكوس

Böylece İskender’in ordusunda yüzleşmeye karar verdiler. Granicus Nehri.

يقول الناس أنهم يستطيعون مواجهة الخطابات مثل الكذب أو الملل

insanlar diyor abi o yalan ya sıkıyor gibi söylemlerle karşı karşıya kalabiliyor

ما أدهشني أخيرًا بشأن عقلية الفايكنج ليس التحدي في مواجهة

Sonunda Viking zihniyetiyle ilgili beni etkileyen şey , ölüm karşısındaki meydan okuma değil

‫ولكن هذا أيضاً يتركنا في مواجهة هذه الجروف،‬ ‫ثم تحت رحمة المد.‬

Ama bu bizi kayalıkların hemen kenarında ve gelgitin merhametine bırakıyor.

عند مواجهة العدو، بدأت أطقم هيميلكو في سحق الماسيليين والرومان على اليمين

Düşmana bordaladıkları gibi, Himilco'nun mürettebatı Masilyalılara karşı üstünlüğü kuruyor, sağ kanatta da Romalıları sindiriyorlar.

ولكن قبل أن يتمكن من مواجهة الرومان، اهتم أولاً بأولوياته الثلاثة العاجلة:

Ama Romalılarla karşılaşmadan önce ordusunun 3 acil ihtiyacıyla uğraşmak zorundaydı.

‫الأكل مساءً‬ ‫هو ربما طريقة هذا الذكر الشاب‬ ‫في تجنّب مواجهة قردة إنسان الغاب المهيمنة.‬

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.