Translation of "مثل" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "مثل" in a sentence and their turkish translations:

مثل

gibi

مثل.

gibi.

- ولد مثل توم لا يستحق فتاة مثل ماري.
- ولد مثل توم لا يستحق بنت مثل ماري.

Tom gibi bir çocuk Mary gibi bir kızı hak etmiyor.

مثل: الوقت.

Mesela zaman.

مثل ماذا؟

Ne gibi mi?

مثل "مايدان".

Maidan'da olduğu gibi.

مثل المظلة

adeta bir şemsiye gibi

مثل البشر

tıpkı insan gibi

مثل الصدأ أو البايرايت، أو مثل نثرات الذهب،

pas veya pirit gibi

- أنتَ تبدو مثل الولد.
- أنتِ تبدينَ مثل الولد.

Bir erkek çocuğu gibi görünüyorsun.

مثل هذه الملاحظة:

Notta dediği gibi,

شعرتُ مثل ذلك.

ben kendimi öyle hissettim.

تماماً مثل باناز.

Tıpkı Banaz gibi,

مثل: نسج البطانيات

kıyafetleri dikmek ve çömlek yapmak gibi

مثل علاقاتك الإنسانية.

ilgilenecek hiç enerjiniz kalmaz.

‫وفضولية مثل هذا،‬

Bu orman ziyaretçisinin çantasındaki

مثل عدة أجزاء.

Aynı parçalardan oluşan bir set gibi.

مثل هذه القصة.

Bunun gibi.

أشخاص مثل راميل.

Ramel gibi insanlar.

‫تختفي مثل الأشباح.‬

...hayalet misali kaybolurlar.

مثل عملنا، أطفالنا،

işimizi, çocuklarımızı,

مثل الرجل الخمسيني

tıpkı 50 yaşlarındaki adamın

تماما مثل الآن

tıpkı şimdi olduğu gibi

مثل covid-19

covid-19 gibi

تواصل مثل هذا

devam böyle devam

مثل مختلفة قليلا

sanki biraz daha farklı gibi

أسد مثل الأسد

yani aslan kadar aslan

مثل القارات تتحرك

aynı kıtalar gibi onlar da hareket ediyor

أسمع شيء مثل

gibi bir şeyler duyuyorum sanki

تماما مثل البوصلة

aynı pusula gibi bize

مثل تلك القصة

gerçekten o hikayede olduğu gibi

مثل تصادم القطار

Tren çarpışmaları gibi

فكر مثل الحلم

Tıpkı bir rüya gibi düşünün

مثل قطرات البصاق

tükürük gibi.

"انه مثل الإنفلونزا"

"Bu grip gibi."

طولُك مثل طولي.

Sen benim kadar uzunsun.

مثل جدّي، المسلم المحافِظ.

dedem gibi esmer insanlarla bağlantı kurabiliyor

تماماً مثل الطريق السريع،

Tıpkı bir otoban gibi,

مثل النقاط والشارات والشخصيات،

puanlar, rozetler ve avatarlar gibi.

الحياة مثل الكيد المرتد:

Hayat bir bumerang gibidir.

في كل الحالات مثل:

Bu, birçok durumda yaşanmış:

‫هو التجدد ، مثل الطبيعة ،‬

Aniden açılmış bir kalp uyanık, canlı ve aksiyonu ister durumdadır.

مثل: البيتكوين أم الإيثيريوم؟

"Bitcoin mi? Etheryum mu?"

ألعاب مثل المعسكر المشترك.

Oyunlar, kamp ateşi gibidir.

إنه شيء مثل هذا.

Böyle bir şey oluyor.

سأل الناس أشياء مثل،

İnsanlar şu gibi şeyler sordu:

مثل الكيلوجرام، الطن والهيكتوجرام،

kilogram, ton, hektogram,

وهو مثل شيء كبير

ve hızla devasa bir git gel olayı gibi sanki

لا يزال مثل اليوم

günümüzde de sanki hala öyle

فكر فقط مثل النحل

tıpkı arılar gibi düşünün

اذهب بسرعة مثل الماء

Su gibi hızlıca git

هنا حدث مثل هذا

işte bunun gibi bir olay

نفس القارب مثل القارب

bir gemi gibi kayık gibi aynı

قوانين مثل القانون المدني

medeni kanun gibi yasalar

جمهورنا باسم غريب مثل

gibi garip bir isimdeki bir izleyicimiz

أي ، مثل بوصلة GPS

yani yön tayini yaparken aynı bir GPS gibi pusula gibi

مثل مجرتنا، درب التبانة.

tıpkı bizim galaksimiz Samanyolu gibi.

مثل اليوم، أليس كذلك؟

bugün olduğu gibi, değil mi?

أريد السيف، مثل هذا!

Böyle bir kılıç istiyorum!

"يبدو كثيراً مثل الإنفلونزا"

"Grip gibi."

لستُ مشغولًا مثل يوشيو.

Ben Yoshio kadar meşgul değilim.

أنا مشغول مثل النحلة

Bir arı gibi meşgulüm.

هي تسبح مثل السمكة

O bir balık gibi yüzer.

مثل الحزام الذي ذكرناه للتو. العديد من دراسات التعزيز الأخرى مثل

az önce de bahsetmiştik kemer gibi. Bunun gibi daha birçok güçlendirme çalışması yapıldı

جعل هذا بيديت من pramit مثل متاهة مثل هذا لا يكفي

buda yetmesin gibi bide pramit'in içeirisini labirent gibi yap

مثل Vöggr مع تعهده بالولاء ... أو يمكنك تشغيل نكات عملية مثل Jomsviking

kirli oyunlar oynayabilirsin … ya da Jomsviking gibi adamın ellerini kesmesi

- أنا لم أرىَ شيئاً مثل ذلك.
- أنا لم أرَ شيئاً مثل هذا.

Ben hiç onun gibi bir şey görmedim.

يعمل الإدراك الانتقائي مثل الفلتر.

Seçici algı filtre gibi çalışır.

اعتقدت أنه كان مثل الزعنفة.

Yüzgeç gibiydi.

وتفرغها تمامًا مثل الطيور الحديثة،

tıpkı modern kuşlardaki gibi içlerini oyuyordu

لأنه هناك أطفال مثل سارة.

Sara gibi çocuklarınız olabilir.

مثل صديقي الجيد، الواعظ مارك

Mesela hep en iyi yanımı ortaya çıkaran,

كيف بإمكاننا المتابعة مثل قبل؟

nasıl tıpkı eski biçimde yaşamaya devam ederdik ki?

ومع ذلك يستمرون مثل السابق.

yine aynı şekilde yaşamaya devam etmesi.

مثل السؤال: كيف تسوء الأمور

bir şeyleri nasıl doğru ve yanlış yaptığımız --

مثل التحامل و الصورة النمطية.

ön yargı ve basma kalıp düşünceler gibi.

و كلها ليست مثل بعض

Ve bunların hepsi aynı değil.

في مجالات مثل الهندسة الكهربية.

elektrik mühendisliği gibi alanlarda elde edebiliyoruz.

مثل ولاية رود آيلاند، وبنسيلفانيا،

Rhode Island, Pennsylvania gibi yerleri

ولكن معايشة مثل هذا الأمر

ama bu süreçleri yaşamak

مثل....لسوء الحظ، مخيمات اللاجئين،

ne yazık ki mülteci kampları, Mumbai'nin kenar mahalleleri,

مثل دائرة كهربائية متكاملة صغيرة،

küçük bir entegre devre,

مثل ما يفعل المبنى بالمناسبة.

Tıpkı binanın kendisi gibi.

حرفياً، مثل أحياء متكاملة ومدارس.

Örneğin entegre mahalle ve okullar.

ومحايدة البلاستيك مثل محايدة الكربون.

Plastiği desteklememe karbona karşı olmakla aynı

‫منظره غريب مثل أسلوب حياته.‬

Görünüşü de hayat tarzı kadar gariptir.

كان لديه لحن مثل هذا

şöyle bir melodisi vardı hani

ها هم أغنياء مثل كارون

Hani derler ya Karun kadar zengin

فكر مثل covid-19 الآن

tıpkı covid-19 gibi bir düşünün şimdi

سمعنا دائما شعار مثل هذا

buna benzer sloganı hep duyduk biz

أشياء كثيرة مثل السجاد والبسط

Bir çok halı, kilim gibi şeylerde

لدينا أيضا مثل هذا الوضع

birde şöyle bir durum var

يحارب على الحصان مثل الرجل

Tıpkı bir erkek gibi atın üzerinde savaş veriyor

سواء كان ذلك مثل الخيار

İsterse salatalık gibi olsun

قلب الأرض كبير مثل القمر

dünyanın çekirdeği ay kadar büyük

يعني شيء مثل قانون العالم

demek ki dünyanın kanunu gibi bir şey

إنه مثل الغرق في مياهك

Kendi suyunda boğulmak gibi birşey

لذا فهو مثل الكون الموازي.

Yani aynı bir paralel evren gibi.

أنشطة مثل حرق الوقود الحفري،

toprağı kullanma biçimimiz