Translation of "حقيقة" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "حقيقة" in a sentence and their turkish translations:

هناك حقيقة بسيطة:

Basit bir gerçek var:

لم يتغير شيء حقيقة.

aslında hiçbir şey değişmemiş.

التوسل هو حقيقة نعيشها.

Yalvarma hepimizin başa çıktığı bir gerçek.

رفعها الغرب بقوة حقيقة

Batı mantık yürütmeyi güçlü bir şekilde geliştirdi

لم يكن الواقع "حقيقة".

Gerçeklik ''gerçek'' değildi.

هناك حقيقة واحدة فقط.

Sadece tek bir gerçek var.

هذه حقيقة لا تتغير.

Bu değişmez bir gerçektir.

الآن، هذه حقيقة مثيرة للاهتمام:

İlginç bir bilgi daha:

أحيانا، القصيدة تكون حقيقة جداً

Bazen, şiir o kadar dürüsttür ki

حقيقة أني لم أملك المال.

inanmak öğretilmişti.

هذا على الرغم من حقيقة

Bu gerçeğe rağmen;

قام الناس بهذه التجربة حقيقة.

İnsanlar bu deneyi gerçekten yaptı.

سألني توم عن حقيقة المشكلة.

Tom bana sorunun ne olduğunu sordu.

كساحر، حقيقة علق الأمر في ذهني،

bir sihirbaz olarak bu tam da bana hitap ediyordu

حقيقة لكى ارتدي شارة الرجولي الحقيقية،

Açıkçası, gerçek erkeklik rozetini takmak için

في الأسفل: حقيقة نظام الهجرة الأميريكي.

Aşağısı: ABD göçmenlik sistemi gerçekleri.

ولكن كانت هناك حقيقة قاسية أيضًا.

Ama soğuk zor bir gerçeklik de vardı.

لكن حقيقة أن هذه المشاكل مستمرة

Ama bu problemlerin devam etmesi

ولكن التسويق يعني أيضا مواجهة حقيقة

Ama ticarileşme aynı zamanda, artık gelişim yükünü

إنها حقيقة تبدو وكأنها تجربة مجزية للغاية.

Aslında oldukça kârlı bir iş.

في الواقع أكبر حقيقة في التاريخ البشري.

insanlık tarihinin en büyük gerçeği.

حقيقة من الضروري أن أراك. هذا مهم.

Gerçekten seni görmem gerekiyor. Bu önemli.

في هذه الحالة، أعتقد أنه يغفل حقيقة مهمة

Bu argümana ilişkin daha dürüstçe konuşmamız gereken,

وفي الواقع، إن اتفقنا أن هذه المجموعات حقيقة،

Doğrusu, bu jenerasyonların var olduğu konusunda anlaşabilsek bile

لذلك فهم لا يفسرون حقيقة ما يحدث هنا.

yani burada neler olduğunu gerçekten anlatmıyorlar.

توم حقيقة لا يعيش داخل حدود مدينة بوسطن.

Tom aslında Boston şehri sınırları içinde yaşamıyor.

يريد فاضل أن يعرف ما هي حقيقة المسلمين.

Fadıl, Müslümanların gerçekte ne olduğunu bilmek istiyor.

ولإخفاء حقيقة أن فني خالي من أي محتوى إبداعي.

yoksun olduğunu gizlemek için ucuz bir görsel numarayla başlayacağım.

فكيف يمكنني أن أستخلص حقيقة أنك موغل في الخطأ؟

hatalı olduğunuz gerçeğini zihnimde nasıl yorumlayacağım?

القصص ليست حقيقة، هناك احتمال أن تكون غير صحيحة

Bir hikâye gerçek değildir çünkü doğru olmayabilir.

فالشركات مثل "جرو" تبذل جهدها لجعل هذا حقيقة واقعة.

Gro gibi kuruluşlar bunu gerçekliğe dönüştürmek için çok sıkı çalışıyor.

على الرغم من حقيقة أن هذين العودين منفصلان بهذه الفتحة،

Bu çubuklar bir açıklıkla birbirinden ayrılmış olmasına rağmen

ثم ضع في اعتبارك حقيقة أن الأخطبوط هو مخلوق انفرادي،

Sonra ahtapotun yalnız bir yaratık olduğu gerçeğini düşünün

مما يفسر حقيقة أن أربعة من كل خمسة مدمنين على الهروين

İşte bu nedenle, eroin bağımlısı olan her beş kişiden dördü,

كيف يصبح تعلم استعمال قوة الخيال حقيقة، لأننا لا نعلم هذا

hayal gücünü kullanarak öğrenme nasıl gerçekleşir, bunu bilmediğimiz için

اسمحوا لي أن أكرر ذلك، لأنني أعطيتكم حقيقة، لذلك فهي غير بارزة.

Tekrar ediyorum çünkü bu sadece bir bilgiydi ve bu hatırlanabilir değil.

على الرغم من عمل العديد من الناس لعقود لجعل ذلك حقيقة واقعة.

için çalışsalar da tam olarak bu ideale göre yaşamıyoruz.

لقد أتيت إلى هنا للبحث عن بداية جديدة بين الولايات المتحدة والعالم الإسلامي استنادا إلى المصلحة المشتركة والاحترام المتبادل وهي بداية مبنية على أساس حقيقة أن أمريكا والإسلام لا تعارضان بعضها البعض ولا داعي أبدا للتنافس فيما بينهما بل ولهما قواسم ومبادئ مشتركة يلتقيان عبرها ألا وهي مبادئ العدالة والتقدم والتسامح وكرامة كل إنسان

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.