Examples of using "محظوظين" in a sentence and their turkish translations:
Şanslı değildik.
Kendinizi şanslı düşünün.
şimdiki çocuklar malesef daha şanssız
hem de arkadaşım Melissa gibi birçok insan şanslı değilken.
kısacası biz 90 lılar olarak birazcık böyle şanslıymışız
bunlardan bir kaç tanesini biz görebildik bile. Şanslıyız!
Ama eğer yeterince şanslıysak
Ancak bu kadar şanslı olmayan yüz milyonlarca genç var
Görevliler şanslıydı, bu seferlik silah sesi onu korkutup kaçırmaya yetti.