Translation of "بينما" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "بينما" in a sentence and their turkish translations:

بينما الروس

Oysaki Ruslar

بينما في الواقع،

norm olduğu bir çağda yaşıyoruz.

بينما يهاجر الشباب،

Gençler göç ettiğinden,

بينما ندمر موطنهم

biz onların yaşam alanlarını yok ettikçe

شاهدوا الكرة بينما تتحول

Topun iplik iplik, tel tel biçimde

بينما في التحيز الذاتي،

kendine hizmet eden önyargıda ise

‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Çabuk, hazır kartal gitmişken!

بينما في قطعة اللحم،

Etle karşılaştırdığınızda

بينما هارفرد لم تفعل.

Harvard tutmadı.

بينما دفعت (أمازون) 1.4

Amazon ise 1,4 milyar ödedi.

بينما ينتشر الفيروس بسرعة

virüs hızla yayılırken

بينما كان هناك وقت للتحرك.

bir şey yapmadınız diye sorarlar.

ولكن بينما نبدأ لنكون منصفين،

Ama adil başlarken

بينما تشجعه الساحة المليئة بالمعجبين.

ve arena tezahürat yapan fanlarla dolu.

لذلك بينما يتم تخصيب لبها

bu sayede posası gübre olurken

بينما ردّ نابليون بإعصار النشاط.

O sırada Napolyon cevaben fırtına boyutunda hareketlilik gösterdi

بينما الفظاظة تعصف بالناس وأدائهم.

Kabalık, insanları ve performanslarını ortadan kaldırır.

بينما نعتقد أنه ليس كثيرا

bizler o kadar da değil diye düşünürken

- بينما كنت ذاهبا إلى العمل، التقيت بعمي.
- بينما كنت ذاهبا إلى العمل، التقيت بخالي.

- İşe giderken amcama rastladım.
- İşe giderken dayıma rastladım.

بينما يبدو هذا الحائط عادي المنظر،

Bu duvar bizim gözümüze sıradanmış gibi görünebilir

ويومًا ما، بينما نجلس في المكتب،

Bir gün ofiste otururken

بينما كنتُ أدرس في المعهد الديني

eğitim alırken

‫يمكنها الرؤية...‬ ‫بينما الغوناق عمياء تقريبًا.‬

Dişi puma görebiliyor. Guanako ise neredeyse kör.

بينما أحضر الروس محطة فضاء مير.

buna karşı Ruslar, Mir Uzay İstasyonu'nu geliştirmişlerdi.

تنهار الغيبوبة بينما نبتعد عن الشمس

güneşten uzaklaştıkça ise koma çöküyor

بينما يمكنك الذهاب إلى الميدان بمفردك

Tarlaya tek başına gidebiliyorken

بينما تم فدية أو استعباد البقية.

bu tutuklulardan bazıları rehin alındı ​​ve bazıları köleleştirildi.

بينما يرى آخرون أن الفعل مقبول.

diğerleri bunun kesinlikle nazik olduğunu düşünebilir.

بينما كانت تتوسع الجامعة في الجنوب،

Üniversite güneye genişlerken

بينما تمسك بايزيد بمعظم مناطقه الإقليمية،

ve Mircea I, Bayazid'in topraklarının çoğunda konumunu güçlendirdiği,

بينما كنت أمشي بدأ المطر بالهطول.

Ben yürürken, yağmur yağmaya başladı.

بينما كنت أتوجه إلى الحانة لاحتساء شراب،

âdetim olduğu üzere birkaç içki devirmek için

بينما في الواقع هم يعملون وفق لتوقعاتهم.

ama gerçekte, beklentilerine göre davranırlar.

بينما في نفس الوقت نوظف سائقي تكسي

taksi sürücülerini işe alırken

بينما الكثيرون مثل صديقتي ميلسيا غير محظوظين.

hem de arkadaşım Melissa gibi birçok insan şanslı değilken.

بينما صدقت أنا بما ظنته هي بي،

sistemin hakkımda düşündüğü şeyi değiştiremezdim.

بينما يُسألن صاحبات الشركات النساء أسئلة الوقاية

Kadın girişimciye ise kaçınmacı bir soru sorulur.

بينما قبل 30 سنة، كانت 23 حرب،

30 yıl önce ise 23 savaş vardı,

بينما أنت نفسك والشعور هو مصدر بيانات.

Oysa siz sizsiniz, dugularınız ise veri.

بينما نخشى الآن من وجود هذا الفيروس

Bizler şimdi de bu virüs var diye korkarken

وآمل، بينما يتحرك الناس عبر المكان يوميًا،

Yine umuyorum ki insanlar her gün bu parktan geçtiklerinde

بينما الآخرون فقد كانوا يعملون لأجل الراتب.

Diğerleri sadece maaş için çalıştılar.

نطق سامي بالشّهادة بينما كان في القاهرة.

- Sami Kahire'de kelimeişehadet getirdi.
- Sami Kahire'de İslam'a geçti.

- شكراً على مساعدتكَ الكريمة بينما كنت أنا في نيويورك.
- شكراً على مساعدتكِ الكريمة بينما كنت أنا في نيويورك.

Ben New York'tayken nazik yardımın için teşekkür ederim.

بينما نراقب عجلات الصناعة تأخذنا إلى طريق مسدود،

Endüstrinin çarklarının durma noktasına gelmesini izlerken

‫حسناً، هيا، لنجرب هذا.‬ ‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Pekâlâ, hadi deneyelim! Çabuk, hazır kartal gitmişken!

بينما كنت أقرب إلى عدم تحسن حالتي أبدًا،

İyileşmem pek mümkün olmadığından

‫لم المغادرة‬ ‫بينما لديك أفضل منطقة في البلدة؟‬

Şehrin en iyi bölgesi elindeyken niye gidesin ki?

لكن بينما كانت هذه الهيلوكوبتر تحلق باتجاه الساحل،

fakat bu helikopter kıyıya doğru uçuyor,

بينما يتجلى في 3 أيام ، في بعض الأحيان

3 günde kendini belli ederken bazısında ise

بينما تتعامل الدولة مع أشياء مثل فيروسات التاجية ،

devlet böyle koronavirüs gibi şeylerle uğraşırken

بينما يمكنك المشي عبر مسارات مهجورة دون خوف

Korkmadan ıssız patikalardan yürüyebiliyorken

بينما نقدر النساء كثيرًا حتى في تلك السنوات

Biz o yıllarda bile kadına o kadar çok değer verirken

بينما أسطولي قد أبحر بالفعل في الخليج الفارسي.

filom zaten Basra Körfezi'ne yelken açmıştı.

بينما كان سلاح الفرسان الروميلي والأناضولي على الأجنحة.

yanlarda Rumeli ve Anadolu süvarileri vardı.

العثمانيين لقرون قادمة، بينما واصل المجريون والأفلاق النضال،

Macarlar ve Efrasitler,

الشديدة بينما اكثر المتورطين باعدام الكوكب جراء الاحتباس

imha en çok sorumlu statista web sitesinin istatistiklerine göre,

هل التقيت بالشخص لثانية واحدة بينما يعبر بجانبك؟

Bu kişiyle sizin yanınızdan geçerken bir saniyeliğine mi karşılaşıyorsunuz,

بينما التركيز على التنمية يجعلنا نسير في الإتجاه الصحيح.

yönelimci odak ise doğru yöne doğru yüzmemizi sağlamaktadır.

بينما يعمل على ثراء حفنة من الأشخاص بشكل خرافي؟

avuç içi kadar insanı inanılmaz zengin yapıyor.

‫إزالة القرون‬ ‫بينما ما يزال الحيوان على قيد الحياة،‬

Hayvanın diri diri boynuzunu sökmek,

بينما يقنع الناس أنفسهم أنهم لا يرتكبون أي خطأ.

50 yıllık ırkçı yasayı mümkün kılan bir inkâr.

انتهى أحدهم بشرب الجعة معنا، بينما دخل الآخرون السجن.

Sonunda aramızdan bazıları bira içti, bazıları da hapse girdi.

بينما تستمر الحملة الحاسمة في ساكسونيا في إرباك المؤرخين.

en iyi Mareşalini Hamburg'da tutmasının nedeni

في غضون دقائق، بينما فرّ الباقون بعد فترة وجيزة.

dakikalar içinde imha edilirken, diğerleri hızla kaçtı.

بينما زادت كمية تركيز الكربون المتبقية في الغلاف الجوي

Ama atmosferde kalan karbondioksit yoğunluğu yalnızca

لذلك بينما كنت أدرس علم التشريح من أجل المنافسة،

Böylece bir yarışma için anatomiye çalışırken

بينما دعموا أيضًا تمردات ضد الأتراك في مناطق بعيدة.

Kervan Krallığı'na doğru ilerledi.

‫لذا، بينما كنت متحمسًا جدًا‬ ‫لأن هذا التزاوج بدأ،‬

Çiftleşme gerçekleşeceği için çok heyecanlıydım

المستقبل الذي سيذهب بالامارات بعيداً. بينما تضع الدول خططاً

Emirates'i çok uzağa götürecek olan gelecek. Devletler , kamu gelirini artırmak

صعقته الكهرباء بينما كان يعزف على آلة القانون الكهربائية.

Elektrikli arp çalarken, o elektrik çarpmasından öldü.

لقد نفذ البنزين من سيارتي بينما كنت في الطريق.

Yolda benzin bitti.

تقول الأبوة المشتركة أنه بينما قد تتضمن الأبوة تضحيات، نعم،

Ortak ebeveynlik şunu der: Evet, ebeveynlikte fedakârlık vardır

استمروا في الاستماع إلى الدماغ بينما كانت هذه الجرذان نائمة،

Fareler uykuya dalarken beyinlerini dinlemeye devam ettiler

اضطررت للنظر في كل الاحتمالات بينما كنت بأمان على الأرض،

Yerde güvendeyken her ihtimali düşünmem lazımdı.

‫أُطلق سهم تخدير آخر‬ ‫بينما ركض "جوبي" مبتعداً بواسطة المنقذين،‬

Kurtarıcılar, on saatlik bir kuşatmada yara alan altıncı kişi olan

اندفع حنبعل إلى أسفل بينما اندفعت القوات القرطاجية من الأعلى

Hannibal tepeden aşağı doğru hızlıca gelirken Kartacalı askerler de eş zamanlı olarak onları tepeden sürükledi.

‫بينما يحوم الخطر في الظلام،‬ ‫لا يمكنها المخاطرة بتركها وحدها.‬

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

قبل 5 أشهر ، بينما لم يكن هناك مكان للعناية المركزة

Bundan 5 ay öncesinde yoğun bakımlarda zaten yer yokken

الفتيل من يد جندي ، بينما كان يستعد لإشعال العبوات الناسفة.

, patlayıcı yüklerini ateşlemeye hazırlanırken bir askerin elindeki fitili bile kaptı.

لصد الروس ، بينما تسابق نابليون للانضمام إليه مع الجيش الرئيسي.

Napolyon ana orduyla ona katılmak için yarışırken, Rusları savuşturmak için birliklerini ustalıkla kullandı .

بخيولهم عبر سياج الأوتاد، بينما ترجّل آخرون واستمروا في الهجوم

atlarını keskin kazıkların arasından geçirmek zorunda kaldılar,

كانت دانية تحاول إخفاء جثة صوفيا بينما كان فاضل يشاهد.

Fadıl, Dania'yı Sofia'nın cesedini gizlemeye çalışırken izledi.

لذا مهمتكم أن تلاحظوا إن شعرتم بأي اختلاف بينما أنا اتحدث.

Göreviniz, ben konuşurken olabilecek değişiklikleri fark etmek.

سيطر ماسينا على قرية أسبرن ، بينما نظم لانز الدفاع عن إيسلينج.

Masséna, Aspern köyünü elinde tutarken, Lannes Essling'in savunmasını organize etti.

بينما أثارت الاحتفالات الجارية في نيكوبوليس غضب بعض فرسان الإفرنجة البارزين،

Bu arada, Nigboy'da devam eden şenlikler birkaç ünlü Fransız Şövalyesini kızmasına neden oldu.

التراجع مرة أخرى نحو خط المشاة، بينما تراجع البقية نحو الأجنحة.

Piyadelere doğru çekildiler, diğerleriyse cinahlara doğru çekildi.

العالم. بينما اكثر من مئةٍ وخمسين مليون شخص معظمهم في اسيا

deniz seviyesinden bir metre yükseklikte yaşıyor. Bu

بينما قبل 30 عامًا، كان معدل جرائم القتل 8.5 لكل مائة ألف،

30 yıl önce ise cinayet oranı yüz binde 8,5'ti,

بعد ذلك، انسحب قطز للتشاور مع ضباطه، بينما كان المغول يبتسمون بثقة

Sonrasında Qutuz generalleriyle konuşmak için geri çekildi ve Moğollar kibirlice gülümsediler

بينما تحول القتال شمالًا، انخرط سلاح الفرسان السريع في هجمات الكر والفر

Muharebe kuzeye doğru ilerledikçe, hızlı süvari birlikleri vur kaç taktikleri uygulamaya başladılar.

سيقودها اثنان من رواد الفضاء بينما بقي الثالث وراءه ليطير في CSM.

Üçüncüsü CSM'yi uçurmak için geride kalırken, iki astronot tarafından pilotluk yapılacaktı.

بينما كان الجيش العثماني على بعد ساعات فقط، حان وقت الاستعداد للمعركة...

Ve Osmanlı ordusu sadece birkaç saat uzaklıkta olduğu için savaşa hazırlanma zamanı gelmişti.

في المناطق الجنوبية للمجر، بينما استولت القوات العثمانية في بلغاريا على نيكوبوليس

ve harap etti, bu nedenle Bulgaristan'daki Osmanlı kuvvetleri Niğbolu'i ele geçirdi ve

جلس سامي فحسب و استمرّ في قول "نعم" بينما كان يستمع لليلى.

Sami sadece arkasına yaslandı ve Leyla'yı dinlerken "aham" demeye devam etti.

‫بينما ننطلق في عد تنازلي‬ ‫للأشياء الاستثنائية‬ ‫في 72 حيواناً خطراً  من "آسيا".‬

ve zamanın ötesine geçebilmelerine saygı ve hayranlık duyun. Altyazı çevirmeni: Levent Aladağ